Hogwarts Cadlık ve Büyücülük Okulu Sihir Başlıyor |
|
| Sona Hazırlık | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Searlus Gaius L'Ombre
Mesaj Sayısı : 351 Yaş : 38 Rp Partneri : Ashley Tisdale Mücadelede Tarafı : Nickimin sonuna bak çok merak ettiysen yavrucuğum -_-' En Belirgin Özelliği : Mezun Kayıt tarihi : 18/12/07
| Konu: Sona Hazırlık Paz Ocak 13, 2008 7:09 pm | |
| Sabahı etmişlerdi Jamie ile kavga ederken. Gecenin karanlığı onlar birbirine bağırırken sona ermiş hatta saat dükkânın yan kısmındaki saate göre on bile olmuştu. Bu akşam evleniyordu saat dokuzda, tabi Jamie onu öldürmez ya da sakatlamazsa. Onun evde olmadığını yakında fark edeceğini de biliyordu, onu aramak için ilk buraya cisimleneceğini de. Dükkânın içinde belirdiğinde boğazındaki gıcık yüzünden öksürüyordu elini yumruk yapmış ağzına dayayarak. Tam da beklediği gibi burası kalabalıklaşmıştı. Okuldan sonra tatilde okuyacak kitap arayan büyücü çocukları buraya dolmuştu. Tezgâhta da harıl harıl biri çalışıyordu: Joakim. İsveç kökenli dehşet bir gençti. Genç demişken aslında Searlus'tan sadece bir yaş küçüktü yani tam olarak Jamie'nin yaşında. Tezgâha doğru yaklaştı emin adımlarla yürüyerek. Eğer bir şeyler yapmak istiyorsa bunu sakin kafa ile yapmalıydı. Asasını boğazına doğru tuttu. Sözleri söylemeye gerek görmeden sesini yükseltmişti. ''Buraya bakın!'' dedi ilk başta. Herkesin dikkatini çektiğine emin olana kadar etrafa baktı. Sonra sözlerine devam etti. ''Bugünlük kapatıyoruz. Bizi seçtiğiniz için çok teşekkürler. İşinize engel olmayı inan hiç istemezdim ama acil bir mesele çıktı. Teşekkürler tekrardan.'' Müşterilerin şaşkınlık ve merak dolu uğultularının arasında boğazına yeniden doğrulttu asayı ve sesini normale çevirdi. Etrafta bas bas bağıran bir sesle dolanmak istemiyordu. Müşteriler dışarı doğru çıkarken etrafı inceledi Searlus. Raflardan birine yaklaşarak parmağını daldırdı. Geri çektiğinde parmağında kalın bir toz tabakası vardı. Normalde buna kızardı ama bugün iyi günündeydi. Anlaşılan çocukcağız bensiz idare etmekte zorlanmış acemi işte, diye düşündü. Yüzüne bir gülümseme yerleştirerek boşalan dükkânda bu sefer tezgâha doğru ilerledi ve çocuğun tam önünde durdu. Joakim şaşırmış görünüyordu. Anlaşılan agresif ve hiçbir şeyden memnun olmayan patrona alışmıştı. Onun omzuna vurdu dostça bir şekilde Searlus. ''Acıkmışsındır umarım. Ev cinine bir şeyler getirmesini söyledim. Hadi gel yiyelim bir şeyler.'' dedi tatlı bir sesle. Joakim ondaki bu değişimin sebebini anlamadan bir süre sadece baktı. Sonra lafı ağzında geveleyerek söze başladı. ''E peki geliyorum.'' Etrafı toparlamaya başlamıştı acele ile. Searlus kaşlarını çattı. ''Bırak şu lanet olası süprüntülerle oynamayı. Onları ben hallederim gel benimle.'' dedi sert bir sesle emir verir gibi. Sonra dükkânın arka kısmında ofisine giden kapıyı açtı. Peşinde çalışanı ile ofise girdiler.
Ofiste gerçekten de durum beklediği gibiydi. Çeşitli mi çeşitli yiyecekler dolmuştu masasının üstüne. Masa, sanki büyük bir yemek verilecek sofra gibi özenle hazırlanmıştı. Bu cümbüşe bakan Searlus: Acaba biraz demeseydim neler getirecekti, diye düşündü. Ayakta dikilen Joakim'e göz ucuyla baktı. ''Otur hadi ye bir şeyler. Ben de birazdan otururum oraya.'' dedi genç tezgâhtara. Joakim sofraya oturadursun, Searlus ofisin eski püskü, tahtadan dolabından bir kalem ile bir kâğıt çıkardı. Onları alarak şatafatlı bir sofraya dönüşmüş olan masanın yanındaki sandalyelerden birine oturdu. Kağıdı masada bulduğu boş bir alana koydu. Ve kalemi mürekkebe batırıp yazmaya başladı: ''Vasiyet; Eğer ölürsem ya da malvarlığımı yönetemeyecek hale gelirsem aşağıdakileri uygulamanız arzumdur. 1)Kardeşim evin ve diğer mal varlığımızın tek ve yegâne sahibi olacak. 2) Dükkânın gelirinin yüzde ellisi ve diğer gelirlerim kardeşim büyüyene kadar onun eğitimi, ihtiyaçları ve istekleri için kullanılacak. 3) Sarah Kristin Rose L'Ombre reşit olana değin dükkânın hakları geçici olarak Joakim Warbrossa'nın üzerinde olacak. Ve dediğim gibi gelirin yüzde ellisin kardeşimle paylaşacak diğer kısmı da ona ödenecek. 4)...'' Ve daha fazlasını yazmaya devam etti. Yeterince madde eklediğine kanaat getirince imzasını atıp elindekileri bıraktı ve genç adama döndü yemeğe yumulmuş olan. Hazırladığı belgeyi katladı ve ona uzattı. ''Bunu saklamanı istiyorum. Eğer sana bir şey yapmaya kalkan olacak olursa direk Seherbazlara git ve onlara uzun zaman önce kasanın altına sakladığım mektubu ver. Onlar ne yapması gerektiğini bileceklerdir.'' Eğer istediklerinin olmasının yolu buysa ölüm yiyenleri bile tehlikeye atmaya niyetliydi. Gülümsedi ona. ''Ama zamanından önce o mektubu çıkarır ve açarsan üzerindeki lanet harekete geçecektir unutma.'' Bir acemiye güvenmenin sınırı vardı elbette. Özellikle de hayatını büyük tehlikeye atacak konuda... Çatalı ve bıçağı aldı eline. Ve önündeki üstünden dumanlar saçan kızarmış bifteği tabağına alarak onu düzgün ve düzenli hareketlerle kesmeye başladı. Yeterince parçalara ayırdığında bıçağı bırakıp tabağına biraz bezelyeli patates püresinden koyarak yemeğe başladı. Belki de Jamie gelene kadarki son zevk aldığı yemeği olacaktı bu. Joakim'in yemeğini bitirdiğini fark ettiğinde ona dönerek yeniden söze başladı. ''Bugün izinlisin git hadi.'' dedi ona. Jamie'nin onunla karşılaşmasını istemiyordu. Hani derler ya kurunun yanında yaş da yanardı. Diğer sebep de Joakim'in melez büyücü olmasıydı. O cisimlenerek kaybolduğunda dükkana derin bir sessizlik hâkim olmuştu. Yemeğinden bir lokma daha aldı Searlus. | |
| | | Euriel Jamie d'Estaign
Mesaj Sayısı : 263 Rp Partneri : Evde kaljam banane kıs kurusu olup kaljam ^^ Mücadelede Tarafı : d'Estaign En Belirgin Özelliği : Mezun oldum YupYup^^ Kayıt tarihi : 18/12/07
| Konu: Geri: Sona Hazırlık Paz Ocak 13, 2008 8:44 pm | |
| Dükkanın hemen önüne cisimlendi sakin görünmeye çalışarak, elinde orta boylarda bir hediye paketiyle. İçeriye baktı bir müddet camdan. Birileri olup olmadığını anlamak için. yoktu, dükkan oldukça sakin görünüyordu ve bu Jamie'yi oldukça şaşırtmıştı. Normalde tıklım tıklım olan dükkan şimdi bomboştu, hem de bu zamanda. Kaşları kuşkuyla çatıldı ve kapıdan içeriye girdi. Kimse yoktu, Joakim aptalı neredeydi? Argghh... Keşke o da burada olsaydı, o aptal bulanığın arada kaynamasını çok isterdi. "Joakiiim?" diye seslendi onun burada olup olmadığını anlamak için. Ses gelmedi , onun yerine Searlus'un arka taraftaki ofisinden ufak bir tıkırtı... Demek göndermişti bulanığı. yüzünde tekinsiz bir gülümseme ile kapıyı kapatıp kilitledi ve ofise doğru yürüdü sabırsız ama yavaş adımlarla. İçeri girdiğinde yemek yiyen Searlus'la karşılaştı. Sessizliği bozmak istemiyordu, sustu ve yaklaştı küçük adımlarla masaya doğru. Pürenin olduğu tabağıaldı ve onun yerine elindeki paketi koydu. Ardından da cebindeki asayı çıkarttı Searlus'un da görebileceği bir şekilde. "Çocuklardan nefret ederim çünkü ben asla çocuk olamadım." dedi nefretle daha sonra. İlk hamleyi ondan bekliyordu Jamie, her ne kadar yapmayacağını bilse de... | |
| | | Searlus Gaius L'Ombre
Mesaj Sayısı : 351 Yaş : 38 Rp Partneri : Ashley Tisdale Mücadelede Tarafı : Nickimin sonuna bak çok merak ettiysen yavrucuğum -_-' En Belirgin Özelliği : Mezun Kayıt tarihi : 18/12/07
| Konu: Geri: Sona Hazırlık Paz Ocak 13, 2008 9:01 pm | |
| Oturduğu yerden ayağa sıçradı onun haykırışlarını duyunca. Joakim'i zamanında göndermişti. Biraz daha sürseydi onun yemek yemesi belki de tahtalı köyü boylayacaktı zavallıcık. Jamie hiç bir zaman o melezi neden dükkanında çalıştırdığını anlayamamıştı. Zaten Searlus da ona onu ölüm yiyen iddialarına paravan olarak kullandığını açıklamamıştı. Ona hemen hiç bir şey açıklamazdı ki. Zaten Jamie de merak etmezdi. Şimdiye kadar ilişkilerinin ne kadar da büyük yalan olduğunu daha iyi anlamaya başlamıştı. Sonra yeniden sofraya oturdu. Belki de Jamie yemekleri bir biri boğazına tıkayacaktı ama olsun ondan korktuğunu sanmasını istememişti? İçeri gelir gelmez püre tabağını eline aldı ve annesinin gelinliğinin parçalarından oluştuğunu sandığı paketi onun yerine koydu. Ardından çocuklara olan nefretini bildirmişti. Searlus bir an hiç bir şey demeden ve yüzünden en ufak duygu belirtisi göstermeden Jamie'ye baktı. Sonra gülmeye başladı. Bir süre bunu sürdürdükten sonra yerinden yavaşça kalktı ve kendisine doğrultulmuş asaya karşılık kendisininkini eline aldı. Gene de ilk hamleyi yapmayı düşünmüyordu. ''Tahmin etmeliydim.'' dedi gülerek. ''Sen insan bile olmadın ki çocuk olasın değil mi? Ah bunu nasıl da düşünemedim?'' Alnına kendi akılsızlığına yanar gibi hafifçe vurdu boşta kalan eli ile. ''Eh hadi başla tatlım tatmin et şu canavarlara özgü hislerini. Merakle bekliyorum. Hem de büyük bir merakla. Çünkü ben canavarları sadece çirkin olurlar sanıyordum. Senin gibi güzel insan görünümlü bir tanesi tarafından parçalanmak ilginç olacak.'' Asasını hazırda tutuyordu ama ilk hamleye karşı savunmaya geçmeyebilirdi. Gerçekten iyi seçim yapması gerekiyordu Jamie'nin. | |
| | | Euriel Jamie d'Estaign
Mesaj Sayısı : 263 Rp Partneri : Evde kaljam banane kıs kurusu olup kaljam ^^ Mücadelede Tarafı : d'Estaign En Belirgin Özelliği : Mezun oldum YupYup^^ Kayıt tarihi : 18/12/07
| Konu: Geri: Sona Hazırlık Paz Ocak 13, 2008 9:19 pm | |
| Suratı asıldı aniden. Bekliyor muydu böyle bir tepki? Hayır, aksine Searlus'un küplere bşneceğini sanmıştı. Yine de soğukkanlılığını kaybetmemeye çalıştı. Bir zamanlar sevdiği adamla günün birinde düello yapacaklarını asla tahmin etmezdi. Onun karanfil-baharat karışımı, Jamie'yi daima sakinleştiren kokusu artık çok uzaklardaydı. Küçücük bir esinti alıp götürmüştü tek aşkını. "Hıh!" dedi yarı yarıya öfkeli bir tonla. "Benim hakkımda ne biliyorsun ki? Çocukluğum hakkında, neler yaşadığım hakkında... Gaius, aç gözlerini. Evet, ben bir canavarım ama bunu istediğimimi sanıyorsun." Derind erin solumaya başladı ve asasını kaldırarak hedef aldı Searlus'u. Hayır asla ilk hamleyi yapmayacaktı ona karşı ama onun ilk hamleyi yapmasını sağlayabilirdi. "Ben kimsenin kimseyi sevmediği ama herkesin birbirini sevdiği bir ailede doğdum. Herkesin seçebileceği yollar varken benim sadece bir yolum vardı. Kimse beni sevmedi Searlus, KİMSE! Sen bile aslında sevmedin beni. Ne birlikte olduğum erkekler, ne ailem ne de sen... Söyle şimdi, bir canavar olmaktan başka hangi seçeneğim vardı?" Ağlıyordu fakat ruhu... Bedensel olarak ne göz yaşı döküyor ne de üzgün olduğuna dair bi mimik hareketi gösteriyordu. Asasını Searlus'un hemen omzunun üstünden, kitaplığa hedefledi. Tek aşkının Jamie'den bile dha çok önemsediği şeyler, kitaplar... "Pomperia!" | |
| | | Searlus Gaius L'Ombre
Mesaj Sayısı : 351 Yaş : 38 Rp Partneri : Ashley Tisdale Mücadelede Tarafı : Nickimin sonuna bak çok merak ettiysen yavrucuğum -_-' En Belirgin Özelliği : Mezun Kayıt tarihi : 18/12/07
| Konu: Geri: Sona Hazırlık Paz Ocak 13, 2008 9:37 pm | |
| Gülümsemesi sabitlenmiş halde Jamie'yi süzüyordu. Onu öfkeli gördükçe daha çok mu arzuluyordu yoksa? Gözlerinde alevler yanıp söndükçe daha çok istiyordu onu sanki. Ama bunun artık mümkün olmayacağını biliyordu. Zehirliydi o, mahvetmişti hayatını onun dokunuşları, öpüşleri. Sırıtışı daha da yayıldı haykırdıkça kendisine o. Zevk alıyordu. Evet bunu yüzsüzce itiraf edebilirdi. Jamie'nin şu anda öfkeden kuduruyor olması hoşuna gidiyordu. Onun hissedebildiği tek gerçek duygu buydu çünkü bundan emindi. Sadece öfkelendiğinde insana yaklaşıyordu Jamie. Sadece haykırdığında bir şahsiyet oluyordu. Ona olan nefreti ancak böyle diniyordu. Artık ancak böyle sevebiliyordu onu çekinmeden. ''Ah tatlım haklısın seni asla sevmedim. Bileklerimi kestim kendimi parçaladım belki de biraz da ağladım ama sana aşkımdan değildi. Sadece mazohistim ben.'' alaycı bir şekilde kahkaha atmaya başladı. ''Ah bu masal çok komik. Beni kendinle bir tutman ne ilginç geldi bana. Üzgünüm canım senin aksine duygularım var ve malesef seni sevdim.'' doğrultulmuş asaya karşı kendisininkini doğrultmamıştı. Niyeti yoktu kendisine hamle yapsa da karşılık vermeye. Bir noktadan sonra ölmeye hazırdı çünkü. Kollarını sanki sarıl bana der gibi yana açtı. ''Demek seni seven ama sevmeyen bir ailede büyütüldün ben ilgisiz bir baba ve kemiklerimi her gün kırmakta sakınca görmeyen bir anne ile büyürken. Ah ne güzel şımartıldım diyorsun yani. Hayatın değerini bilmeyen gerçek bir şımarıksın sen işte. Dertsizlik seni canavara çevimiş, acıyı tatmayan benliğin acıyı başkalarında anlamak istiyor. Ama sen de...'' Jamie kitaplarını yere fırlatmaya başlamıştı şimdi. Searlus gözlerini kıstı ve asasını ona doğrultup konuşmasına devam etti ona iyice yaklaşarak. ''Sen de acı çekmeyi göze alamıyorsun. Ama artık bu değişecek. Sersemlet!'' asasından fırlayan kırmızı ışık hiç bişeyden habersiz kitapları deviren Jamie'ye doğru ilerliyordu. | |
| | | Euriel Jamie d'Estaign
Mesaj Sayısı : 263 Rp Partneri : Evde kaljam banane kıs kurusu olup kaljam ^^ Mücadelede Tarafı : d'Estaign En Belirgin Özelliği : Mezun oldum YupYup^^ Kayıt tarihi : 18/12/07
| Konu: Geri: Sona Hazırlık Paz Ocak 13, 2008 9:53 pm | |
| "Argghhh!! Beni deli ediyorsun!" diye bağırdı kitapları fırlatmaya devam ederken. Ne olurdu sanki yeniden birlikte olsalardı? Jamie son bir kez o kokuyu içine çekseydi? Sonra dudakları tekrar birleşseydi? Ne olurdu? Hayır, imkansızdı bu artık. Kaybetmişti, sonsuza kadar... Searlus gitmişti, yanında aşkı da alarak. "Senin ailen ilgisizliğine ve işkencelerine rağmen yanındaydı. Gözünün önünde bir anne ve abba profili vardı. Ya ben? Benim yanımda ne bana işkence edebilecek ne de ilgisiz olabilecek, beni şımartabilecek tek bir anne ya da baba yoktu. Annen seni hiç terk etti mi? Ya baban? Beni ikisi de terk etti. Ya ordan oraya sürüklenmek ne demektir bilir misin küçük bir çocuk için?" Öldür onu, öldür onu diyordu şeytanları ama yapmayacaktı bunu, yapamazdı ki zaten istese de. Tüm bedeni, ruhu ve kalbiyle seviyordu onu hala... "Hiç bir akrabanın seni istememesi, ülke ülke dolaşıp yeni bir yuva aramak, her akrabanın yanına gittiğinde gözlerinde yeniden umut belirmesi ama sonra orada da istenilmediğini anlamak... Bunları bilir misin? Oh! Hayır, bilmezsin. Sen geçmişe sıkışıp kalmışsın Gaius!" Derin bir iç çekti son kitabuı da fırlattıktan sonra. "Ama bir yandan onlara minnettar da olmalıyım, onlar böyle davranmasaydı bana ne Robert ve Fraleun ile ne de seninle tnışır..." Cümlesi yarım kaldı ve 3 metre fırladığını fark etti. Sırtı duvara acı vererek çarptığında bilinci yavaş yavaş kapanıyordu. Gerçekten yapmış mıydı Searlus bunu? | |
| | | Searlus Gaius L'Ombre
Mesaj Sayısı : 351 Yaş : 38 Rp Partneri : Ashley Tisdale Mücadelede Tarafı : Nickimin sonuna bak çok merak ettiysen yavrucuğum -_-' En Belirgin Özelliği : Mezun Kayıt tarihi : 18/12/07
| Konu: Geri: Sona Hazırlık Paz Ocak 13, 2008 11:39 pm | |
| Evet yapmıştı. Başarmıştı bunu Jamie buna asla inanamayacak olsa da. Gözleri kısılmış halde baygın yatan eski sevgilisine bakıyordu. Onu duvara çarpmıştı büyü sonra da bayıltmıştı. Ama Searlus, o hiç bir şekilde üzüntü hissetmemişti ruhunun en gizli bölmesinde bile. Bir esinti değil bir kasırga götürmüştü aralarında olup biten her şeyi. Hatta ilişkilerinin kendisi birer kasırgaydı. Dişlerini sıkarak bir ölü gibi savrulmuş bedene doğru yürüdü. Az biraz ayaklarını sürümesi aslında sandığı gibi ona karşı hissiz olmadığını söylüyordu ama şu anda içini yakan öfke ve acı hissi o duyguyu da bastırıyordu. Jamie'nin ayakucunda durdu. Asasını diğer eline alarak onun bedenine doğrulttu. Sonra bundan vazgeçti. Onu kucaklama ve öyle taşımak istiyordu istediği yere. Güzel bedenini sarmak için son şansıydı bu. Bu düşünce ile önce onun elinden düşürmüş olduğu asayı alıp cebine koydu ve kollarından birini onun boynunun altına diğerini de bacaklarının bitimine koyarak onu kaldırdı. Tüy gibi hafifti aşkı. Şimdi bu muhteşem bedeni masaya yatırmak ve o ayılana kadar onu öpmek istiyordu. Ama bunu yapamazdı. Savunmasız kalırdı sonra çünkü eğer ona çok dokunursa onun kendisini öldürmesine izin verecek kadar kendinden geçeceğini biliyordu. Böylece tüm çabaları boşa gidecekti. Bunun yerine onu sandalyeye oturttu. Ve onu asasından çıkan iplerle bağladı tek kelime etmeden sadece asasını oynatarak. Ardından ağzını bağladı ortasında topal oluşturduğu bir bezle sıkıca. Giderek artan bir hüzün kaplamıştı şimdi içini. Ne olmuştu? Canavar, sadist, çılgın lakapları kendisine geçmişti. Ve bu ona büyük bir zevk vermişti. Bir de bunun sonunda onu öldürseydi? O zaman ne olacaktı kim bilir. O zaman Jamie yalnız kendine ait olacaktı. Sadece kendinin olacaktı. Gidemeyecekti hiç bir yere. Jamie'nin yanındaki sandalyede oturmuş dururken düşüncelerinden sıyrıldı. Gözleri açılmaya başlamıştı bağladığı kızın. ''Keşke tanıştırmasalardı o aptal almanlar bizi. Keşke burada bu şekilde durmasaydık. Belki de annem beni daha beşiğinde boğmalıydı. Senin için daha iyi olurdu değil mi? Şu anda bu pis odada sandalyene bağlı olmak yerine mükemmel adamının kollarında olurdun o zaman. '' diye söz başladı Searlus. Yüzünde mutsuz bir ifade vardı. Gözerinde ise sadece kahverenginin rengi ile boyalı derin bir karanlık vardı. Jamie'ye neredeyse boş boş bakıyordu. Başı hafifçe yana eğilmişti. Tıpkı yıllar önce annesinin kardeşini kollarında sevişini izlerkenki gibi sandalyeye yan oturmuştu. Hafifçe sandalyenin arka kısmına dayanmıştı yanında duran. ''Babam konusunda yanıldın. O annemle evli olduğu için arada bir uğrardı ama aslında hiç var olmamış gibiydi. Haklısın annem benim hep yanımdaydı. Ama aynı zamanda yoktu o da. Vardılar, oradaydılar ama benim için atmadı hiç yürekleri. Benim sadece yediğim yemek, içtiğim içecek, giydiğim kazak ve bazen de kemiklerimin kırılması ilgilendirdi annemi. Neden biliyor musun? Sadece sosyal yardımın beni alması babamla olan tüm evliliğini bitirirdi. Ben varım diye evli kalabiliyordu babamla. Zaten benim yüzümden evlenmişler anlayacağın ben...'' devamını getirmedi. Elini sanki görünmeyen bir sineği kovalar gibi salladı. ''Her neyse.'' yerinde doğruldu. Jamie kendine tamamen gelmiş miydi bilmiyordu ama sözcüklerine devam edecekti. Jamie'ye doğru hafifçe eğildi. ''Kardeşimi çok seviyorum. Beni seven tek kişi... Diğerini de sen sanıyordum. Ama senin sevdiğin tek şey benim acı çekmem ve bir kenarda çığlık bile atamadan kıvranmam. Tıpkı annem gibisin. Onun gibi bana nefretle bağlısın. Onun gibi daha iyisini bulunca beni terk edip gideceksin.'' Gözlerinde ilk defa karanlıktan farklı birşey belirmişti. ''Evet ben evden eve gezmedim belki. Ama benim gidecek bir yerim hiç olmadı ki. Evin birinde yaşadım. Ev cinleri karnımı doyurdu üstümü giydirdi. Ama o ev sen gelene kadar, sen ben ve kardeşimden oluşan bir ailem olana kadar benim için ev olmadı.'' gözleri dolu doluydu Sonra ne olmuştu? Jamie'ye minnettardı aslında. Yuva kavramının ne olduğunu öğretmişti ona. Teşekkür etmeliydi aslında. Tabi sonrası olmasaydı. ''Ya sonra? Sonra bana gösterdiğin o yuvayı haşince elimden çekip aldın o gece. Bir daha asla benimle olmayı istemediğini yüzüme bile bakmak istemediğini söylerken ev yıkılmaya başladı gözümün önünde. Tıpkı acımadan parçaladığın o gelinlik gibi ama ondan farklı olarak onarılmaz bir şekilde ufak bir yığın oldu. Senden önce bir ölüydüm Jamie. Bana sen hayat verdin. Beni sen özel kıldın.'' gözlerinden yaşlar yuvarlanmaya başlamıştı. Asasını doğrultup odaya ses geçirmez büyüsü yaptı. ''Ama şimdi gene ölüyüm. Öldürdün beni, aldın elimden verdiğin her şeyi. Ve biliyor musun bir şeye sahip olduktan, onu tattıktan sonra kaybetmektense onu hiç bilmemek yeğdir. Ama tabi umuyorum ki mutlusundur bunun için. Ama ben hiç de öyle değilim. Ve bir yanı bu mutsuzluğu sana ödetmek istiyor. Üzgünüm sana çektireceğim acı için. Senden beni affetmeni istemeyeceğim. Bunu hak etmiyorum ben. Ben bir ölüyüm çünkü. Hem de en sıradan haliyle... Zaten bu yüzden benden hep nefret edeceksin. Ve bu yüzden ben de nefretini dindirmek yerine daha da arttıracağım. Nafile bir çabaydı senin beni olduğum gibi sevmeni sağlamak. Ve nafile çabalar için artık zamanım kalmadı. Yaşayacak hayatım buna harcanmayacak kadar az.'' Ayağa kalktı. Jamie'nin tam önünde duruyordu şimdi. Eğildi ve ağzını bağlamış olan şeyi çekiverdi ağzından. ''İstediğin gibi çığlık atabilirsin. Seni kimse duymayacak aşkım.'' Cebini karıştırıp bir asa çıkardı cebinden. Bu Jamie'nin asasıydı. Onun elini hissediyordu asada. Büyük bir direnç gösteriyordu sahibine zarar vermemek için asa. Hafifçe ıslanmış yüzünde çarpık, hatta çılgın denebilecek bir gülümseme belirdi Searlus'un. Yaşlı gözlerinde yaşatacağı acının verdiği hastalıklı bir neşe vardı. ''Crucio!'' Asayı ona doğru tutarken en had safhada çektirebileceği acıya konsantre olmuştu. Şu an sızlayan kalbindeki gibi bir acı olmalıydı bu. Bunu kıvamını nasıl tutturabileceğini daha önce işkence ettiği kişilerden öğrenmişti. Hatta içlerinden birini şoktan öldürdüğünü anımsıyordu. Belki de Jamie’ye de öyle olurdu. Çünkü ona ölüm laneti uygulamaya asla dili varmazdı. Sonra o öldükten sonra da kendi hayatına son verirdi. İşte o odada asılı kaldığından beri planladığı tam olarak buydu. | |
| | | Euriel Jamie d'Estaign
Mesaj Sayısı : 263 Rp Partneri : Evde kaljam banane kıs kurusu olup kaljam ^^ Mücadelede Tarafı : d'Estaign En Belirgin Özelliği : Mezun oldum YupYup^^ Kayıt tarihi : 18/12/07
| Konu: Geri: Sona Hazırlık Ptsi Ocak 14, 2008 8:25 pm | |
| Nefret ediyordu bu saçma yaşamdan. Kendisini seven hiç kimsenin olmadığı bir dünyada yaşamaktansa ölmeyi yeğlerdi. Fakat sevipte sevilememek, işte o daha çok koyuyordu insana. Bir kere ölmek istemişti, gerçekten, tüm kalbiyle... Olmamıştı, yapamamıştı, becerememişti bir çok şeyi beceremediği gibi. Daha sonra da her nefes alıp verişinde ve Searlus'la kavga edişlerinde defalarca ölmüştü bilmese de bunu SEarlus. Gözleri yavaş yavaş kapandıktan ve bilincini yitirdikten sonra sadece karanlık vardı. Tıpkı ruhu gibi soğuk ve karanlık. Nasıl yaparsı Searlus bunu? Jamie ona hiç bir şekilde kıyamazken nasıl? Bu kadar mı vazgeçmişti ondan? Bu kadar mı nefret ediyordu? SEsler duyuyordu. Kimin sesi olduğunu bilmiyordu, biliyordu aslında ama hatırlayamıyordu. "Seni öldürecek... Hiç acımadan hem de. Seni hiç sevmedi ki, senden hep nefret etti. Bu yüzden işini kolay bitirir..." Hayır diye haykırmak istedi ama hiç bir yerini kıpırdatamıyordu. Beni seviyor demek istedi ama onu da yapamadı. "Nefret ediyor. Ona çektirdiğin onca acıdan sonra seni niye sevsin ki? Bugüne kadar seni kim sevdi ki o sevsin? Hangi erkek seni gerçek anlamda sevdi? O da diğerleri gibi, iradesiz, akılsız..." İçinden bir şeylerin akıp gittiğini hissetti. Sıcak ama aynı zamanda soğuk bir şeylerin... O an anladı artık hiç bir şeyin eskisi gibi olamayacağını. Bir daha asla öpemeyecekti Searlus'u ya da sarılıp yatamayacaktı ona. en kötüsü de o kokusunu bir daha asla içine çekemeyecekti, küçük burnunu boynuna dayayarak... Ardından Searlus'un sesini duydu ve gözlerini hafife araladı. Sesini duyuyordu sonsuza dek kalbinin tek sahibi olarak kalacak adamın ama ne dediğini bir türlü çıkaramıyordu. Sözcükler beyninde karışıyor ve zeka oyunu misali çıkıyordu karşısına. Hareket etmeye çalıştı fakat bağlandığı gerçeğiyle karşı karşıya kaldı. Ağzındada bir bez parçası vardı. Ne yapmıştı Searlus? Ne yapmayı planlıyordu? Neden bağlamıştı Jamie'yi böyle? Yine de karşı koymadı zavallı cadı, taakati kalmamıştı karşı koymaya. Kendine tamamen geldiğinde üzerine doğrultulan asaya baktı önce, kendi asası ve tutan kişiye baktı ardından, bir zamanlar asası gibi Jamie'nin olan adam ve Jamie'nin de bir zamanlar ait olduğu adam... Buruk bir şekilde gülümsedi ve baktı ona mavi gözlerle. Mavi gözleri gökyüzü gibiydi. Gökyüzü gibi bomboş ve aynı zamanda dopdolu, gökyüzü gibi durgun, fırtınayı bekleyen... Çok şey anlatıyordu bu bakış, kelimelerin anlatamadığı. Bu öyle bir bakıştı ki Searlus'un derinliklerine işlemesini istiyordu Jamie, biliyordu Searlus onun gözlerine karşı koyamazdı ama bu sefer yanılıyordu. İsyan bayraklarını açmıştı genç adam. Lanet vurduğunda bedenini çektiği acıdan dolayı haykırmamak için zor tuttu kendini. Biliyordu çünkü her bağırdığında Searlus'un zevkten dört köşe olacağını. Nefret ediyordu ne de olsa Searlus ondan, hep nefret etmişti. Dudaklarını ısırdı kanayıncaya dek fakat daha fazla dayanamayacağını anladığında haykırdı kendinden nefret ederek. Sonra aniden fark etti, duyduğu fiziksel acının çok ötesinde bir şeydi, ruhu acıyordu, batıyordu kalbi. İşgallerini sessizce kabulleniyordu onun. Öleceğini hissetti birden, öldürecekti Searlus onu, sonra yeniden haykırdı acıyla ve yeniden... Daha üç adım olmamaıştı bu aşktan çıkalı. Ayrılığın kokusu hala üzerindeydi. Avuçlarında buzdan bir alev, yüreğinde yepyeni bir ateşkes... Gitmeler ona kalmıştı yine her aşkta olduğu gibi. Ölmezse tabi... Bütün sayfaları silbaştan yapacaktı. Sonu nereye varacaktı bilmiyordu ama içinde hala bir mum yanıyordu cılız... Unutmaya gidecekti daha. Daha dün kirpikleri kadar yakındı ona. Her gece düşlerinde sabahlıyordu. Son tetiği ise gözleri çekti gözlerine. Kanıyor kanıyordu. Ölüyordu işte... Öldürüyordu Searlus onu... Daha iki hafta önce onu öpen bu dudakları aynalarla parçalayacak, onu okşayan ellerini yangınlara atacaktı. Zıpkın yemiş balıklar gibiydi ve çaresiz haykırışlarını Searlus'tan başka kimse duymuyordu. Searlus ise hiç bir şey yapmıyordu? Acaba hiç mi içi içini yemiyordu? Hiç mi acımıyordu Jamie'ye? Onun yerine Jamie olsaydı defalarca ölmüştü Searlus acı içinde haykırırken... Kendine yüzyıllar gibi gelen uzun bir süreden sonra büyünün etkisin azaldığında son bir haykırış daha... Sıkı sıkı yumduğu gözlerini araladı hafifçe ve derind erin solurken kendine gelemeye başladı. Sızlıyordu hala ruhu, batmaya devam ediyordu kalbi. Öyle yorgun, öyle bitkin ve öyle susken... Derind erin nefes alırken kelbi zonkluyordu adeta. Şimdi ne olacaktı, bir crucia daha mı yiyecekti yoksa öldürecek miydi Searus onu? Zaten ölmüyor muydu yavaş yavaş? Sonra beklenmeyen bir şey oldu ve Jamie'nin yüzünde sadistçe bir gülümseme belirdi. Bu haliyle mazohiste benziyor olamlıydı. "Ölüyorum işte... Öldürdün beni..." dedi kısık bir sesle güçlükle. Biliyordu ama Searlus duyabilmişti onu. "Ahh! Nerden sevdim seni böyle? Ölüler yalan söylemez bilirsin... Sevdim seni... Ama şimdi sen kendi ellerinle...öldürdün... o sevgiyi..." Sızlıyordu hala bir yerleri ve bu yüzden kesik kesikinliyordu. Gözlerini kapattı yavaşça kaderine razı olucasına. | |
| | | Searlus Gaius L'Ombre
Mesaj Sayısı : 351 Yaş : 38 Rp Partneri : Ashley Tisdale Mücadelede Tarafı : Nickimin sonuna bak çok merak ettiysen yavrucuğum -_-' En Belirgin Özelliği : Mezun Kayıt tarihi : 18/12/07
| Konu: Geri: Sona Hazırlık Ptsi Ocak 14, 2008 8:58 pm | |
| Bunu tahmin etmemişti. Böyle olmasını ummamıştı. Onun Jamie'ye acı çektirmesini sağlayacak katilin daha başlarında onu terk edeceğini anlayamamıştı. Hesaplarında yanlışlık vardı hem de çok büyük bir yanlış. Jamie haykırıken kalbinin yırtıldığını hissetmemeliydi. Onun yüzüne en az onun kadar acı çeker halde bakakalmak yerine zevkle gülümsüyor olmalıydı. O çığlıklarını tutarak ona acı çeker şekilde baktığında bunu komik bulmalıydı. Daha önce öldürdüğü kişilerle bir olmalıydı gözünde. Onunla beraber sevgisini de öldürmeliydi. Ama olmuyordu işte. Yapamıyordu. Kalbine batan o cehennemi dikenleri iradesine hakim olmaya çalışsa da söküp atamıyordu. Annesi haklıydı işte. Yoktu onda en ufak irade kırıntısı bile. Bütün uğraşları boşa gitmişti bunun tersini kendine kanıtlamak için ama kendine kanıtladığı tek şey birine aşağılıkça sevgi duyan ve bunun uğruna her şeyi satabilecek kadar küçük düşmüş olduğuydu. Satmıştı tüm çektiklerini. İki damla gözyaşına gitmişti tüm aklı. Jamie çığlık atmaya başladığında boğulacak gibi oldu. Onun elini hissettiği asa kolunu savurdu birden bire. Daha onu öldürecek dozu ayarlayamadan yarım kaldı büyüsü. Jamie'ye şok içinde bakıyordu. Onun kendi üstündeki gücünü kabullenmişti artık. Başını eğdi hafifçe asanın elinden düşüp yere yuvarlanmasına izin verdi. Omuzları çökmüştü. Gözleri yerdeydi sevgilisinin ayakucuna bakıyordu. Derken neşeli bir ses çınladı kulaklarında: Ölüyorum işte... Öldürdün beni... Başını salladı Searlus. ''Hayır başaramadım. Benim istediğim öldürme bu değildi. Yapamadım içimdeki o rezilce aşkı temizleyemedim. Seni sıradanlaştıramadım.'' Ama aşkı oralı bile olmamıştı. Devam etti konuşmasında. Sesinin tınısında korkunç bir anlatım vardı. İçten içe onun sesinin bu tonunu bile sevdiğini farketti. Onun acımasızlığını, onu öldürmeye olan meylini, hatta acı çektirmesini bile seviyordu. Ama ona acı çektirmek... Beklediği gibi olmamıştı hoşuna gitmemişti. Kendi asasını aldı eline sonra onu sevgilisine doğrulttu. Asadan çıkan ışınlar iplerini çözmüştü onun. ''Tercih ediyorum.'' dedi belli belirsiz bir sesle. ''Benim çektiğim acı senin acından daha dayanılabilir.'' Sonra başını gelinliğin olduğu yere çevirdi. ''Üzgünüm anne sözlerini haklı seni haksız çıkardım. Bende oluşturmaya çalıştığın şu iradeyi oluşturmayı başaramadım.'' Kaşları çatılmıştı. Yüzünü gene Jamie'ye döndü iplerinden artık kurtulan. Ama onu görmüyordu sanki. Boş boş bakıyordu. | |
| | | Euriel Jamie d'Estaign
Mesaj Sayısı : 263 Rp Partneri : Evde kaljam banane kıs kurusu olup kaljam ^^ Mücadelede Tarafı : d'Estaign En Belirgin Özelliği : Mezun oldum YupYup^^ Kayıt tarihi : 18/12/07
| Konu: Geri: Sona Hazırlık Ptsi Ocak 14, 2008 9:25 pm | |
| Ağlamak isedi, hıçkıra hıçkıra hemde... Yapamadı ama, yine. Searlus'un szölerini dinledi dikkatle, caını hala acırken. Ölmüştü, öldürmüştü Searlus onu, yanılıyordu. Duygularını öldürmüştü, annesi haklıydı, iradeliydi. İplerinden kurtulduğunda drin bir nefes aldı, sanki boğulmak üzereymiş de son anda kurtulmuş gibi. Sol bileğinin acıdığını hissetti ve oturduğu yerden kalkmadan sağ eliyle sol bileğini tuttu. Ardından hemen önünde, ayakta kendisine bakan Searlus'a çevirdi bakışlarını. Onun kahverengi bakışalrını yakalamaya çalıştı başaramadı. Bileğini bıraktı ve ellerini tuttu onun duygusuzca. Eskiden dokunuşlarında bile his varken şimdi değil dokunuşunda, ses tonunda bile duyguya dair bir şey yoktu. Evet, öldürmüştü işte Searlus duygularını. Ellerini aşağıya çekeren önünde çömelmesini sağladı onun. Şimdi aynı boydaydılar işte ve Euriel'in ayağa kalkacak hali yoktu. Alnını Searlus'un alnına dayadı, bitmişti çektiği acı ve Searlus yapmıştı tercihini. Jamie'nin olmadığı bir tercih. Bu bir vedaydı, biliyordu ikiside. Bunmdan sonra aynı evde kalacak olmaları umurlarında bile olmayacak, iki yabancı olacaklardı. Bu dükkandan çıktıklarında bitecekti ilişkileri sonsuza dek ve Jamie kendine 'mükemmel' başka bir adam arayacaktı, kollarında avunabileceği. Elbet daha sonra, ancak yaşlandığında fark edecekti 'mükemmel' adamın Searlus olduğunu. O bunu fark ettiğinde Searlus ile Ashley'in büyük ihtimalle iki çocukları olurdu. Gülümsedi bu düşünceyle Searlus anlamasa da niye gülümsediğini ve onun dudaklarına kısa bir öpücük kondurdu, veda öpücüğü. Bir vedaydı bu, biliyordu ikisi de ve bundan sonra Euriel bir daha dokunmayacaktı ona. Aynı şekilde izin vermeyecekti onun dokunmasına."Hayır. Öldürdün, duygularımı öldürdün, ruhumu ve kalbimi...Mükemmel adamımı asla bulamayacağım artık çünkü onun benim gibi kalpsiz birisini isteyeceğini sanmıyorum." Yutkundu ve aklına Robert'ın sözleri geldi."Robert'ın beni sana takdim ederken söylediği sözleri hatırlıyor musun?" Duygusuzluğundan bahsetmişti, içinin, ruhunun ölü olduğundan... Çok iyi hatırlıyordu Jamie. Sonra yarı yarıya canlanmıştı duyguları Searlus'la tanıştıktan sonra ama az önce yine ölmüştü, öldürülmüştü... | |
| | | Searlus Gaius L'Ombre
Mesaj Sayısı : 351 Yaş : 38 Rp Partneri : Ashley Tisdale Mücadelede Tarafı : Nickimin sonuna bak çok merak ettiysen yavrucuğum -_-' En Belirgin Özelliği : Mezun Kayıt tarihi : 18/12/07
| Konu: Geri: Sona Hazırlık Ptsi Ocak 14, 2008 11:11 pm | |
| Çok tatlıydı, çok yumuşaktı bakışları. Beklediği öfke yoktu artık. Zaten duygu da yoktu. Kendisini paralayacağını hatta acı içinde öldüreceğini sanıyordu ama yapmamıştı. Onun yerine ellerini tutmuştu. Onun dokunuşlarından hissetmişti bunu: Kurtulan Jamie olmuştu. Searlus bencilce ondan uzaklaşmaya çalışırken daha beter batmıştı ona. Oysa Jamie, o buna karşılık arınmıştı. Mükemmele o ulaşmıştı. Onun onunkine dolanmış parmakları titriyordu yenilginin acısıyla. Oysa saldıran kendisiydi, daha bir kaç saniye önce Jamie ona boyun eğecek gibi görünüyordu. Ama hayat süprizlerle doluydu malesef. Bu süpriz de tokat gibi inmişti Searlus'a. Jamie ile beraber diz çöktü bu sefer, onun önünde değil. Bir eşitlik olmuş gibi görünüyordu. Ama yoktu eşitlik. Jamie zafer kazanmıştı belki farkında olmadan. Searlus hala aşkın acısı ile titrerken o duygusuzluğun kapkalın zırhında güvende ve huzur içideydi. Buna rağmen kıskanmıyordu onu. Kıskanamıyordu ki. Eskisinden daha derin hayranlıktan başka bir duygu, en ufak öfke bile kalmamıştı içinde. Onun dudakları kendisininkine sanki son kereymiş gibi değerken sabit tutamıyordu başını. Sanki elektiriğe çarpılıyormuş gibi hafifçe titriyordu. ''Asıl sen yanılıyorsun.'' sözcükleri çıktı dudaklarından. ''Ölüm değil bu. Ölüm benimki Jamie. Öldüm cehenneme düştüm. Sen ise mükemmele ulaştım. Pişman mı olmalıyım bilmiyorum ama pişman da olamıyorum.'' Ellerini iyice kavrayarak kendine çekti. Parmakları sıkarken ellerinde onun sivri tırnaklarının damarlarına battığını hissedebiliyordu. ''Bana hayatım son bulana kadar acı çektirmek ve bu cehennemde terk etmen için sadece buradan çekip gitmen yetiyor artık. Biliyorum bu olacaktı eninde sonunda. Ama anladım ki önce olması ve sonra olması farkedecek gibi değilmiş terk edilmek. Daha önce terk edildiğim zamankinden bile kötüymüş.'' Sonra onun bir şey hissetmeyeceğinden emin şekilde iyice sokuldu Euriel'e. Nefes alışı ve verişi hızlanıyordu, yanakları alev alıyordu ama ona böyle bir şey oluyor muydu artık bilmiyordu. ''Ama en azından şu şekilde avunabilirim. Eninde sonunda olacaktı bu aşkım. Ne daha iyi oldu ne daha kötü sadece olan oldu.'' Elini bırakmak istemiyordu onun. Bu şekilde burada ölmek istiyordu. Ama bunun gerçekleşmeyeceğini biliyordu. Artık gerçekten son gelmişti çünkü. Ash, o aklına geldiğinde onun bile avuntu olamayacağını biliyordu. Hatta ilk tanıştıklarında bile. Belki de çekip gitmeliydi Fransa'ya. Artık hiç bir şeyin önemi kalmamıştı çünkü. Kahverengi gözlerini Jamie'nin masmavi parıldayan gözlerine dikti. Onun bakışlarında duygusuzluğun olacağını daha önce hiç düşünmemişti. ''Biz bir araya gelmemeliydik Euriel.'' Ona çıkmaya başlamadan önce bu isimle hitap ediyordu. Onu kaybetmiş olmayı kabullenmişti belki de. ''Asla yapmamalıydık bunu. Değişen bir şey olmadı. Yaşamanın nasıl bir şey olduğunu öğrendik sadece. Sonra her şey eskisi gibi oldu. Belki de daha beter çünkü kaybetmek hiç bilmemekten iyidir değil mi?'' Artık vedalaşma sırası kendisine gelmişti. İçi titreyerek bunun farkına vardı. Onun dudaklarına yaklaştı ve içinde fırtınalara kopartan sonun tadına baktı. İlk kadar heyecan verici değildi ama en az onun kadar unutulmazdı. Bir süre sonra bu sonuncu da bitti diğerleri gibi. Ellerini isteksizce çekti. Ve ayağa doğruldu. ''Sen de bana aynısını yapmayacak mısın? Benim de bitirmeme senin deyişinle bir kere daha ölmeme yardım etmeyecek misin ne de olsa senin için bir şey ifade etmiyorumdur adamın birinden başka. Asan orada duruyor senin elllerinde sahibine işkence eden adama aynısını hatta daha beterini yapmak için sabırsızlanıyor. Ben de artık ince ipliğin kopmasını istiyorum çok acıtıyor.'' Jamie'ye yalvarır gibi bakıyordu. Jamie aşağıda duruyordu bu sefer. Hayat ne ilginçti. Kim aşağıdaysa o diğerinin efendisi oluyordu anlaşılan. ''Lütfen, bugün gerçkten evleneceğim. Ayrıca bu sefer sana direnmeyeceğim.'' diye fısıldadı. Artık Ash ile evlenecek olmasının onu kızdıracağını sanmıyordu. | |
| | | Euriel Jamie d'Estaign
Mesaj Sayısı : 263 Rp Partneri : Evde kaljam banane kıs kurusu olup kaljam ^^ Mücadelede Tarafı : d'Estaign En Belirgin Özelliği : Mezun oldum YupYup^^ Kayıt tarihi : 18/12/07
| Konu: Geri: Sona Hazırlık Salı Ocak 15, 2008 12:05 am | |
| Evlenecekti demek? İçinde kıyametler koptuğunu hissetti ama yine de en ufak bir duygu belirtisi göstermedi. Searlus'un kendisine Euriel demesi onun içindeki kıyameti daha da beter hale getirdi. Kabetmeyi bu kadar kolay kabullenmesini sevmiyordu Jamie onun. Evet, belki Jamie de bir çok şeyi kabullenmişti ama Searlus'u kaybetmeyi değil, asla... Bir de aynı şekilde ona işkence edip etmeyeceğini sormuştu kalbini söküp atan adam. Güldü acı bir biçimde ve tek kelime etmeden ayağa kalktı. İki küçük ama çok şey ifade eden öpücükle veda etmişlerdi birbirlerine ama yetmiyordu bu Jamie'ye, yeniden istiyordu Searlus'u. İmkansızı istediğini bile bile. Asasının olduğu yere doğru yürüdü küçük adımlarla ve eğilim asasını aldı. Sahibine işkence ettiği için kim bilir nasıldı? Sonra aniden tok ve duygusuz bir ses tonuyla yanıtladı Sarlus'u. "Hıh! Hayır, biz birbirimiz dışında herkes için yanlış tercihiz. Eğer sen olmasaydın hayatımda, hiç girmeseydin, o aptal Almanlar tanıştırmasalardı bizi... Oh! Ben çoktan ölmüştüm Gai..." Sustu ve asasını aldıktan geri geriye dönüp baktı Searlus'a. Ona artık kızgın değildi ve Gaius demesinin bir manası yoktu. Ona hangi isimle hitap etmesinin de bir manası yoktu aslında. "Searlus." diye düzeltti ve onun yanına geri döndü. Tam arkasında durdu, Searlus'un ona dönük sırtına sarılmak ve bir daha asla bırakmamak geliyordu içinden. Kolunu kavradı hafifçe ve onu yaı yarıyakendine çevirdi. Şimdi elinde asası ile herhalde ona lanet göndereceğini sanıyordu. "Yapamam. Bunu sana asla yapamam. Seni öldürmek istesem de yapamam. Malikanede sadece blöf yapıyordum. Kapı çalmasaydı da yapmayacaktım zaten. Searlus... O ince ip kopmuyor, kopamıyor bir türlü. Hissettiğin şey fiziksel acının çok çok ötesinde, kalbin batıyor, sökülüyor... Ruhunu çekip alıyorlar gibi. Boğulmak gibi, ölüme yaklaşıyorsun... Ve sonra ölüyorsun.Ben sana bunu yapamam, sen bana yapabilmiş olsan da..." Asasını cebine koydu ve daha fazla dayanamayark ona sarıldı, tam iki haftadır bugünü bekliyodu, bu anı. Ona sarılmayı ne kadar da çok özlemişti, burnunu boynuna dayadı ve kokusunu içine çekti. Hissedemiyordu yine de tam olarak, hissetmek istemiyordu, kasıyordu kendini hissetmemek için. "Sana gitme, evlenme demek isterdim, bırakma beni. Tek umudum bu sözlerin fısıltısında ama yapamam." | |
| | | Searlus Gaius L'Ombre
Mesaj Sayısı : 351 Yaş : 38 Rp Partneri : Ashley Tisdale Mücadelede Tarafı : Nickimin sonuna bak çok merak ettiysen yavrucuğum -_-' En Belirgin Özelliği : Mezun Kayıt tarihi : 18/12/07
| Konu: Geri: Sona Hazırlık Salı Ocak 15, 2008 2:30 am | |
| Aynı şekilde kendi de çoktan ölmüş olacaktı biliyordu. Kristin'i akrabalarının yanına vermeye ve yalnız başına yaşamaya hazırlanıyordu annesi öldüğünde. Kardeşine karşı bile en ufak ilgisi kalmamıştı ki hayata karşı da aynı şekilde ilgisiz kaldığını sonradan düşününce yeni anlamıştı. Ama şimdi gene aynı noktaya gelmişti. Uzun zaman önce yalnız başına buraya taşınacak ve sandığın dibinde duran zehri yudumlayacaktı. Hayat çekilmez olmanın ötesinde annesi öldüğünden beri anlamsız da olmuştu. Sebep ölüm de değildi. Ölüşünde yatan saçmalıktı. Onun her zaman nefretle hitap ettiği babasının onun aslında hayatının anlamı olması onu şok etmişti. Hayatın kesin görünen gerçeklerinin aslında fasa fiso olduğunu bu vasıta ile anlamıştı. Ve o malum saldırıda annesinin yanındaydı o da. Sonun o kadar da kötü olmadığını hatta hayatın kendisinden bile tatlı olduğunu farketmişti hastanede neredeyse parçalara ayrılmış halde yatarken. Biliyordu ki eğer büyücü olmasaydı şu anda sakat ve son derece çirkin olacaktı. Yüzünün patlamada nasıl yandığını, kemiklerinin çocukken olduğundan bile daha beter nasıl kırıldığını bir kendi bir de büyücü hastanesinde ona bakan. Ama Jamie'ye orada kendinin de olduğunu hiç söylememişti. Bunu Kristin de bilmiyordu. Zavallı kız kimsesiz olmak üzere olduğunu öğrense yüreğine inerdi. Jamie'yi kollarının arasına aldı iyice sararak. Onun için tüm kararlarından vazgeçerdi belki. Ama eğer net bir şekilde söyleseydi, dedi içinden bir ses. Sonuçta Searlus laf dolandırmalarının ve yarım yamalak sözlerin kesin olanlarla aynı anlama gelmeyeceğini iyi öğrenmişti. Aşkının narin çiçekleri andıran kokusunu içine çekti. ''Belki de ölmeliydik. Yaşamamız hayatları karartmaktan başka bir şey yapmıyor. Bizim hayatta bulunma nedenimiz artık insanlara acı vermek oldu buraya geldiğimizden beri.'' İlk defa bu konu hakkında net bir şekilde konuşuyordu. Şimdiye kadar sadece şikayet etmişti. Birini acı çekerken görmekten hoşlanmadığını buna alışınca sevdiklerine zarar vermekten korktuğundan söz etmişti biraz da sevgilisini kızdırmaktan korkarak. ''Biz artık ölümün ta kendisini olduk aşkım. Birbirimizi de öldürmeye başladık. Salt fazla hırslı birinin nefreti yüzünden ne masumlar öldürdük. Biz ölmeyi hak ediyoruz aşkım. O ölenlerden daha çok hem de.'' Bir süre sustu. Sadece onu sevmek istiyordu. Ona dokunmak. Öpmek onu kendinden geçene kadar. Boynuna, yanaklarına ve dudaklarına ufak ama hızlı öpücükler kondurdu. Bu öpücükler bittiğinde konuşmaya yeniden başladı. ''Seni sevmediğime gerçekten inanmıyorsun değil mi? Öyle olsa peşimi bırakır giderdin çoktan. Aynısını ben de yapardım. Gelmezdim bile odana vedalaşmak için bile. Ama biz birbirimiz için seçenek bile değiliz aşkım. Sadece sonuyuz birbirimizin. Gerekeni yaptık. Birbirimizi hayata bağladık. Ama neden sonrasını getirdik? İnanıyorum sana yapmazdın o odada bana işkenceyi. Ancak beni terk edip gidebildin değil mi? Benim ölümüm seninkine göre daha yavaş ve acısı daha uzun süreli oldu. Sonuçta aynı şeyi yaptık birbirimize. Sen beni iki hafta içinde yeniden öldürdün ben de seni beş dakikada yeniden öldürdüm. Neden zamanında bırakmasını bilemedik? Seni anlıyorum vazgeçmek istemiyorsun. Daha buna hazır değilsin. Ben de hemen hazır olmadım buna. Ama gerisi gelecek zamanla. Benim gibi düşüneceksin sen de.'' Evet, o iki hafta sonunda aynen onun tarif ettiği duyguyu yaşamıştı. İçtiği her yudumun her bir damlasının içini çürüttüğünü duyumsamıştı. Ve onu ayağa son anda kaldıran da can çekişmenin bitip ölümün gelmesi olmuştu. Ölümse Domuz Kafasında ona ayrılık teklif ettiğinde gelmişti. Sonrası sadece yaşama olan özlemine öykünmeydi ve ona bu acıyı yaşattığı için nefret duymasıydı ona. Ve şimdi nefreti ölmüş, yeniden hissetmeye başlamıştı. Ona içgüdüsel olarak aynısını yaptığında dirilmişti bir şeyler. Zaten işkence etmesini kendisine Jamie'nin bu yüzden istemişti. Ama şimdi biliyordu ki kendisi hazır olmadan bir işe yaramazdı bu. ''Şimdi kollarımı gevşetiyorum. Sen de öyle yap. Eğer beni gerçekten sevdiysen gitmeme izin vermelisin. Ben gitmene izin verdim ama senden vazgeçtim sanma. Daha fazla üzülmeni istemiyorum. Benle birlikteyken de sadece üzüleceksin. Birbirimizin yalnızca ölümcül sırdaşı, dostu olalım. Ortak olarak kalalım senle. Böyle yapınca birbirimize daha iyi geliyoruz.'' Kollarını gevşetmeye başladı. Saate göz ucu ile baktı. Nikah zamanına sadece altı saat kalmıştı. Kararından bu sefer vazgeçmeyecekti. Uğruna çekeceği acı onu sürüm sürüm süründürse bile... | |
| | | Makoto Aino Matsuo
Mesaj Sayısı : 53 Rp Partneri : Benimle Uğraşabilecek bir sevgili bulmak zor Mücadelede Tarafı : Matsuo [Japonya'nın karalık yüzü] En Belirgin Özelliği : Slytherin mezunu Kayıt tarihi : 12/01/08
| Konu: Geri: Sona Hazırlık Salı Ocak 15, 2008 6:30 pm | |
| Aino kapıyı açarak içeri girdi.HEr zaman ki gibi üzerinde mavi cüppesi vardı.Saçları yine açıktı ve başında siyah bir şapka vardı.Hem birkaç kitap almak için hemde Searlus'u görmek için buraya geldi.Tanıdık birini görmek iyi gelecekti. İçerde kimse yoktu.Ama kapı açıktı. "Searlus nerdesin"dedi.Normalde Searlus böyle dükkanını boş bırakmazdı acaba bir şey mi olmuştu? "Searlus , Searlus" dedi tekrar.Ama hala ses yoktu.Kitapların olduğu bölüme geçip hem aradığı kitaba bakmaya hem de Searlus'u beklemeye başladı. | |
| | | Searlus Gaius L'Ombre
Mesaj Sayısı : 351 Yaş : 38 Rp Partneri : Ashley Tisdale Mücadelede Tarafı : Nickimin sonuna bak çok merak ettiysen yavrucuğum -_-' En Belirgin Özelliği : Mezun Kayıt tarihi : 18/12/07
| Konu: Geri: Sona Hazırlık Salı Ocak 15, 2008 6:50 pm | |
| Yapamıyordu. Az önce o kadar emin konuşmuş olsa da ondan ayrılmayı göze alamıyordu. Jamie'nin yüzünde parmaklarını şefkatle gezidirdi. Yüzünde tatlı bir tebessüm vardı. Ne zaman böyle olmuşlardı? Ne zamandan beri birbirlerini incitmekten çekinmez olmuşlardı? Daha uzun süre de onu bırakmayacaktı. Ta ki bir ses duyana kadar ''Searlus nerdesin?'' İşte bu bir fırsattı. Çekti tamamen kollarını Jamie'den. ''Gitmeliyim biri geldi.'' dedi yarım ağızla. ''Sorun olduğunu anlamalarını istemezsin değil mi?'' Önce ses geçirmez büyüsünü kaldırdı. ''Sen de eve git istersen.'' diye fısıldadı. Garip gelmişti ''ev'' sözcüğü. Artık orası ev olmaktan çıkmıştı yeniden. Dışarı çıktı yavaş adımlarla kapıyı açarak. Önce dar ve karanlık bir aradan geçti sonra dükkana giden kapıyı açtı. Gelen kişiyi görünce yüzüne sahte bir gülümseme yerleştirdi. ''Makoto! Sen buralara uğrar mıydın?'' dedi en az gülüşü kadar sahte olan neşeli bir sesle. ''Otur bir yere dükkanı bugün kapattım. Çok yorulmuştu bul... Yani Joakim. Benim de bugün tembelliğim tuttu idare etmeyim bugün de dedim. Umarım iyisindir artık. Hastalandığını duymuştum da.'' Parmağını şıklattı. Ev cinleri onun ve ailesinin diğer üyeleri tarafından hep böyle çağrılmıştılar. Beliren ev cini biraz ürkek halde ona bakıyordu. ''Makato için bir çay getir haydi.'' dedi sert bir sesle. Ona toparlanmasını da ima ediyordu. | |
| | | Makoto Aino Matsuo
Mesaj Sayısı : 53 Rp Partneri : Benimle Uğraşabilecek bir sevgili bulmak zor Mücadelede Tarafı : Matsuo [Japonya'nın karalık yüzü] En Belirgin Özelliği : Slytherin mezunu Kayıt tarihi : 12/01/08
| Konu: Geri: Sona Hazırlık Salı Ocak 15, 2008 7:01 pm | |
| Makoto kitaplara dalmışken bir sesle irkildi. ''Makoto! Sen buralara uğrar mıydın?'' Döndüğünde Searlus'u gördü. ''Otur bir yere dükkanı bugün kapattım. Çok yorulmuştu bul... Yani Joakim. Benim de bugün tembelliğim tuttu idare etmeyim bugün de dedim. Umarım iyisindir artık. Hastalandığını duymuştum da.'' dedi Searlus. Aino sandalyeye oturdu. "Tembellik ve sen.Bir süre ortadan koyboluyorum birçok şey değişmiş." dedi dikkatle Searlus'u süzerek.Sonra tekrar gülümseyerek konuştu
"Evet bir süre rahatsızdım.Dinlendim.Uzun bir dinlenme oldu ama şimdi çok iyim.Teşekkürler" Bu sırada da Searlus'un çağırdığı ev cininin getirdiği çayı içiyordu.
"Eeee ben yokken neler oldu.Sarah nasıl?" dedi merakla. Searlus 'un kardeşi Sarah'ı gerçekten severdi. | |
| | | Searlus Gaius L'Ombre
Mesaj Sayısı : 351 Yaş : 38 Rp Partneri : Ashley Tisdale Mücadelede Tarafı : Nickimin sonuna bak çok merak ettiysen yavrucuğum -_-' En Belirgin Özelliği : Mezun Kayıt tarihi : 18/12/07
| Konu: Geri: Sona Hazırlık Salı Ocak 15, 2008 7:15 pm | |
| Tembellik ve Searlus... Ah evet doğru söylüyordu. Onun tembelliği tutmazdı aksine o kadar titizdi ki her şeyi kontrol etmeye meraklıydı sanki. O felekten gün çalmak gibi bir şeye daima yabancı kalmıştı. Kendinde hak göremiyordu ki rahatlamak için. O yalnızca buhranlar geçirir ve elden ayaktan düşerdi. Öyle verirdi şu kontrolculuğune sonunu. ''Hayat süprizlerle dolu değil mi?'' dedi sırıtarak. ''Bugün evleniyorum. Çok mutluyum. Jamie'den ayrıldım. Ve ondan daha harika olmasa da harika birini buldum. Ve düşündüm neden bu seferkini de kaybetme ihtimali bırakayım? Yoruldum bekar hayattan.'' Bir süre sustu. Onun bu mutluluk oyununa kanacağını düşünüyor muydu? Az önce onu umduğundan daha iyi tanıdığına şahit olmuştu Makoto'nun. O çayını yudumlarken bir sandalye de kendi bulup oturdu. Bir ara aklından kitapları düzenlemeyi düşündü ama sonra vazgeçti. ''Sarah iyi. Bizim gibi 'ihtiyarlarla' vakit geçirmektense arkadaşlarında kalmayı tercih ediyor. Ne çabuk büyüyorlar.'' Arkasında yaslandı sandalyesinin. ''Sen ne yaptın peki? Profesörlüğe başvurun kabul edildi mi?'' Bu oyun çok yorucuydu. Daha fazla gülümsemesini sürdüremedi. Aniden tüm gülüşü dondu. Mutsuz değildi ama dalgın bir ifadeydi şimdi yüzünde hakimiyet süren. | |
| | | Euriel Jamie d'Estaign
Mesaj Sayısı : 263 Rp Partneri : Evde kaljam banane kıs kurusu olup kaljam ^^ Mücadelede Tarafı : d'Estaign En Belirgin Özelliği : Mezun oldum YupYup^^ Kayıt tarihi : 18/12/07
| Konu: Geri: Sona Hazırlık Salı Ocak 15, 2008 7:16 pm | |
| Başını hayır dercesine salladı. İstedmiyordu onu bırakmayı, kollarında sonsuza dek böyle kalmak istiyordu. Bunu Searlus'un küçük öpücükleri sayesinde daha iyi anlamıştı. Son sözlerle daha da sıkı sarıldı ona, bırakmak istemiyordu. 'lütfen, bırakma ben!' diye haykırmak istedi fakat dudaklarından çıkamad. Searlus yavaş yavaş gevşettiğinde anladı gerçekten bittiğini. Bir süre daha kaldı Jamie, Searlus'a sarılı bir biçimde onun aksine. Sonra birden bire bıraktı, yavaş yavaş bırakırsa yapamazdı bunu, bir parçasını bırakırdı onda. Biliyordu yine ve yeniden... Eski günlere dönmüşlerdi işte, sadece dost oldukları. Jamie'yi artık öpüşleriyle sakinleştirecek, bakışlaryıla avutacak bir Searlus yoktu. Onun yerine başını omzuna dayayıp dertleşebileceği bir Gaius vardı. Dar geliyordu bedeni kalbine, batıyordu dikenleri. Boğulacakmış gibiydi. Bırakmak istememişti, bırakmamıştı zaten, bir parçası hala sarılıyordu ona. Aşkın çok ötesinde bir şeydi bu belki de. Alışkanlıktı. Alışmıştı ona, bağımlısı olmuştu onun ve bırakamıyordu şimdi. Onundu Jamie ve o da Jamie'nindi. Birbirlerinindi onlar, ayrılsalar bile birbirlerinin olacaklardı. Biliyordu ama bilmek istemiyordu. Ardından ellerini yüzünde hisseti. Memnun bir ifade ile gülümsedi ve hayatında ilk defa boyun eğdiğini kabullendi.Derken bir ses duyuldu. Searlus'a seslenen bir ses... Ve sonsuz acı, Searlus çekmişti kollarını tamamen. Eve gitmesini söylemeyi unutmayarak. ' Ne evi?' diye düşündü bir süre. Artık bir evi yoktu, ev denilemezdi o cehenneme... Searlus giderken hiç kıpırdamadı, ardından bakmadı. Yalnızca ayak seslerini dinledi aşkına ait. Derin bir nefes aldı ofiste tek başına kaldığında, eve gitmeyecekti, istemiyordu... Cüppesini ve kıyafetlerini düzeltti onun yerine ve duvara asılmış aynanın önüne geçti.Saçı başı dağılmıştı ve gözleri ağlamaktan şişmişti. Bir de dudağının kenarında ısırdığı için oluşan küçük bir yara, kanamış, kan kurumuş... Güldü, ne yani Searlus onu bu haliyle mi görmüştü? Asasını geri çıkardı ve yüzüne doğru tuttu, sonra latince bir söz.. Şak.. Eski güzel haline dönmüştü. Kim bilir bu haliyle belki 'mükemmel' adamını bile bulabilirdi. Sonra bir şeyler eksik olduğunu fark etti. Gözlerinde bir şey eksikti. Işıltı, eski parlaklığı yoktu. Tek şey vardı gözlerinde, boşluk, karanlık... Mükemmel değildi belki Searlus, özel hiç değildi... Sıradandı ama onundu işte. Onun sıradanlığını sevmişti Jamie. Sıradan gülüşlerini, öpüşlerini, söyledği sözleri... Hepsi sıradandı fakat seviyordu işte onun sıradanlığını. Başını hafifçe i,ki yana salladı. Hayır, sevemezdi artık, hakkı yoktu buna. Vazgeçmemişti belki ondan ama yine de yapamazdı bunu. Cisimlenmeden önce son bir şey yapmalıydı. Beklenmeyen misafir yüzünden söyleyememişti Searlus'a bunu. Çalışma masasına oğru gitti ve küçük bir kağıt parçasına bulduğu tüy kalemiyle yazmaya başladı fransızca olarak. "Bulanıklardan nefret ediyorum çünkü annem beni ve babamı ardında bırakarak onlardan birisiyle kaçtı. Bugüne kadar hiç söyleyemedim ama onlar ölmeyi hak ediyorlar aşkım. Hem de bizden daha çok." Ve ardından dumanlar... Cisimlenmişti ama dükkanın hemen önüne, tıpkı bir kaç saat önce buraya gelmeden olduğu gibi. Kimin geldiğini merak ederek dükkanın camına yaklaştı ve içeriye baktı. O zaman fark etti arkası dönük bir biçimde sandalyede oturan Aino'yu... Dişlerini gıcırdatarak sıktı, sevmiyordu bu kızı, sevememişti bir türlü. Her zaman bir rekabet içindeydiler. Searlus konusunda, görevler konusunda... Hele onun Searlus'a yaklaşmasından nefret ediyordu. İçeriye girip haddini bildirmek istedi ama yapamazdı artık bunu. Hakkı yoktu. Bunun yerine Searlus'un bakışlarını yakalamaya çalıştı. Görebilmiş miydi aşkı? Bilmiyordu fakat daha fazla orada oyalanırsa öleceğini hissediyordu. Geri çıktı ve yürümeye başladı. yürümek iyi geliyordu, düşünmeliydi. Kim bilir belki 'mükemmel' adamıyla tanışırdı. Derin bir nefes aldı fakat bir şeyler yine eksikti. Yaşayamıyordu sanki, alamıyordu doğru düzgün nefes. Ya da bir tat alamıyordu bundan. O an anladı nefes alışının bile tek sebebiydi Searlus. Ağlamak istedi fakat ağlamadı, onun yerine etrafına bakarak, avare avare dolaşmayı tercih etti. Dğkkandan yavaş yavaş uzaklaşırken kalbi gittikçe daha çok yaklaşıyordu onun kalbine. | |
| | | Makoto Aino Matsuo
Mesaj Sayısı : 53 Rp Partneri : Benimle Uğraşabilecek bir sevgili bulmak zor Mücadelede Tarafı : Matsuo [Japonya'nın karalık yüzü] En Belirgin Özelliği : Slytherin mezunu Kayıt tarihi : 12/01/08
| Konu: Geri: Sona Hazırlık Salı Ocak 15, 2008 9:45 pm | |
| ''Hayat süprizlerle dolu değil mi?'' dedi Searlus sırıtırak. ''Bugün evleniyorum. Çok mutluyum. Jamie'den ayrıldım. Ve ondan daha harika olmasa da harika birini buldum. Ve düşündüm neden bu seferkini de kaybetme ihtimali bırakayım? Yoruldum bekar hayattan.'' dedi Searlus.Bir süre sonra da Aino'nun karşısına oturdu.Aino ise Searlus'un dediklerine yerinde şok içerisinde düşünüyordu.Jamie ile ayrılmışlardı.Halbu ki Aino onların hep birbirleri için olduğuna inanırdı.Searlus'u çok severdi.Onu o kadar iyi tanıtdı ki .Jamei 'yi de severdi.Genelde rekabet içinde olurlardı ama yine severdi..Bu şoku atamadan bir de Searlus evleniyordu. Her zaman Searlus'un mutluluğu hakettiğini düşünürdü. Evlenip mutlu olması gerektiğini.Ama bu düşüncelerinde hep Jamei vardı Searlus'un yanında.Ama Searlus başkası ile evleniyordu. ''Sarah iyi. Bizim gibi 'ihtiyarlarla' vakit geçirmektense arkadaşlarında kalmayı tercih ediyor. Ne çabuk büyüyorlar.'' demişti Searlus Aino ise gülümsedi.Sarah'ın iyi olmasına sevinmişti.Ama Searlus iyi değildi. ''Sen ne yaptın peki? Profesörlüğe başvurun kabul edildi mi?'' dedi Searlus.Deminden beri yüzünde bulunan o yapmacık gülümseme silinmişti.Anlaşılan Aino'yu kandıramayacağını anlamıştı.Aino çayını yudumları.Olayları hazmetmeye çalışıyordu.Searlus evleniyordu buna sevinmişti ama yanında hayatının tek aşkı olduğunu bildiği Jamei yoktu.Searlus'un deyimi ile "ondan daha harika olmasa da harika biri" .
"Evet kabul edildi.Yani artık Hogwarts'sı göz kulak altında tutabiliriz." dedi sakince hala Searlus'u izliyordu. "Gerçekten hayalin bu muydu Searlus?Jamei için her şeye razıyken başka biri.Hemde mutlu olmadığın belli oluyor.Neler oluyor Searlus.Seni çok iyi tanıyorum ve bundan dolayı mutlu değilsin.Sen hep Jamei bağlıyken kalbinin bir parçası onda kalacakken nasıl başka biri"dedi kendini tutamayarak.Hem şaşkın hemde biraz sinirliydi.En mutlu olmayı hakkeden arkadaşı mutlu değildi.Neden bunlar olmuştu? | |
| | | Searlus Gaius L'Ombre
Mesaj Sayısı : 351 Yaş : 38 Rp Partneri : Ashley Tisdale Mücadelede Tarafı : Nickimin sonuna bak çok merak ettiysen yavrucuğum -_-' En Belirgin Özelliği : Mezun Kayıt tarihi : 18/12/07
| Konu: Geri: Sona Hazırlık Salı Ocak 15, 2008 10:07 pm | |
| Sorular, sorular ve gene gene sorular... Bekliyordu bunu Searlus. Hakkı olduğunu düşünüyordu herkes başkasının kararlarına karışmanın. İtiraz edersen kötü olurdun kırıcı olurdun. Diğer türlü de işte böyle idare etmek zorunda kalırdın. Ona ne diyeceğini açıkçası bilmiyordu. Hayır hayali bu değildi. Ama diğer yandan asıl hayali olan şey imkansızdı. Mutlu olmayı hak ettiğini düşünmüyordu hayat. Aksine onu eziyor, aşağılıyor giderek yok oluşa doğru yol almasına neden oluyordu. Mutsuz olmasında nasıl olsundu. Dalgın ifadesinde yavaş yavaş karamsar bir yan belirmişti. Belki de yaşam onunla oyun oynamayı ve onun acıları ile dalga geçmeyi seviyordu. Karşısına kendi gibi birini çıkartmıştı. Sonra da onun elinden kayıp gitmesine izin vermişti. Ne kadar acımasızdı kader. Tabi kader diye bir şey varsa... Omzunu çöktü yavaşça. Dükkandan değil dışarı bakmayı şu anda misafirinin yüzüne bile bakamıyordu. ''Güzel içeride çapraz ateş altında kalabilecek safkan yandaşlarımız için iyi bu.'' dedi yavaşça. Diğer soruyu yanıtlamayı ise hiç istemiyordu. Kanatıyordu bu soru onu. İçinde yaralara dokunuyordu. ''Bazen istemediği kararları vermek zorunda kalıyor insan ki hayat ona başka seçenek de sunmuyordur o sırada aslında.'' diye mırıldandı cevap yerine. ''Başka yolunu bırakmadık, ikimiz de. Böyle olması gerekiyor artık. Kayboldu mutluluk bir vaşağın pençesinde.'' Ona kendisi ile ilgili soru sormalı mıydı? ''Hem neden ilgileniyorsun ki bu konuyla o seni hiç sevmedi ki. Seninle karşılaşmaktan nefret ederdi hep.'' Kaşları çatılmış, sesi sertleşmişti. Üzgün olduğunda başkasının da canını yakmayı isterdi herkes. Ama şu anda fazla mı ileri gitmişti acaba? Hatasını çabuk anlamıştı neyse ki. Elini ağzına götürdü ayıp bir şey söylemiş gibi. Böyle konuşmamalıydı. Başını salladı hayır der gibi. ''Üzgünüm öyle demek istemedim.'' Artık konuşacak durumda olmadığının farkına varmıştı. Ayağa kalktı bir anda. Kısa zamandır arkadaşlık yaptığı halde için ısındığı tek kişiyi kıracaktı bu gidişle. ''Üzgünüm haklısın ben iyi değilim. Gitmem gerek zamanım azaldı ve daha hazırlıklara başlamadım bile. Ashley için yeni bir gelinlik bulmam gerek elimde olan bir tanesi parçalara ayrıldı da.'' Makto'nun kendisine yanıt vermesine fırsat vermeden arka kapıyı açtı. Masanın üstünde bir not vardı. Narin bir el yazısı ile yazılmıştı ve ahibinin enfes kokusunu taşıyordu. Mektubu okur okumaz burnuna götürdü. Sanki Jamie karşısındaymış gibi hissederek kokuyu içine çekti. Sonra onu katladı ve masaya bıraktı. Bir süre konsantre olmaya çalıştı cisimlenmeye sonra da şak sesi ile ortadan kayboldu. | |
| | | | Sona Hazırlık | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|