Hogwarts Cadlık ve Büyücülük Okulu
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Hogwarts Cadlık ve Büyücülük Okulu

Sihir Başlıyor
 
AnasayfaPortalAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Masa No:2

Aşağa gitmek 
+3
Eragon James Black
Euriel Jamie d'Estaign
Debbié D. Devilish
7 posters
Sayfaya git : Önceki  1, 2, 3
YazarMesaj
Searlus Gaius L'Ombre

Searlus Gaius L'Ombre


Erkek Mesaj Sayısı : 351
Yaş : 38
Rp Partneri : Ashley Tisdale
Mücadelede Tarafı : Nickimin sonuna bak çok merak ettiysen yavrucuğum -_-'
En Belirgin Özelliği : Mezun
Kayıt tarihi : 18/12/07

Masa No:2 - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: Masa No:2   Masa No:2 - Sayfa 3 Icon_minitimePtsi Ocak 21, 2008 2:52 pm

Haa Veronica! Jamie'nin ölüm yiyen olduğunu onun seherbazlık bilgileri sayesinde öğrenmemiş miydi? Onu bakanlığa bildirmemesi için elinden geleni yapacağına yeminler ederek inandırmıştı. Ama bundan asla Jamie'ye söz etmemişti. Söz vermişti Veronica'ya küçük sılarını kimseye söylememesi için. Sadece yeterli kanıtı toplayarak karşısına çıkmakla yetinmişti o sıralar aşkının. Ondan bu yönde asla kuşku duymamıştı yoksa. Zaten ölüm yiyen hareketlerini asla onaylamadığını biliyordu o da değil mi? Bunu kardeşine de aşılamıştı. Safkan olduğu için onların Sarah'ı kendi tarafına çekmeye çalışacakları aşikardı. Onu hararetle uyarmıştı bu konuda. Acaba hangi binaya seçilecekti kardeşi? Safkan olarak uyduğu Slytherin mi? Zekasının inceliğiyle seçileceği Ravenclaw mı? Yoksa kalbindeki iyilik ve güzelliklerle seçileceği Hufflepuff mı? Bu saydığı binaların hepsine uyuyordu kardeşi. Sadece tek bir binaya uymuyordu: Kendini beğenmiş haşarı tiplerle dolu Gryffindor... Hangisine seçilirse seçilsin onun kendini sömürücülerin akımına kaptırmayacağını biliyordu. O harika bir kızdı, Searlus'un aksine korkusu değil, bilgeliği gelişmişti. Her neyse Veronica konsuna gelelim. Onun Jamie'nin kimliğini gizleme sebebi de aslında daha çok Searlus'un arada kaynamaması olmuştu. Onun gibi bir dost ender rastlanırdı. Gerçekten fedakar bir arkadaştı. Ama Searlus onu bir günde harcamıştı. Ölüm yiyen olarak seçilir seçilmez içi acıya acıya ona bu konuyu konuşmak için uygun bir yerde buluşmaları gerektiğini söylemiş sonra da asasını o konuşmasının tam ortasındayken yüzüne doğrultup ona yaşayacağı son ve en büyük şoku yaşatmıştı. Özür dileyememişti bile ondan. Çünkü bir bahanesi bile yoktu kendini haklı görebileceği. O iyi biriydi, hem de çok iyi biri ve Searlus arada kaynamasın diye kendi hayatından olmuştu. Solungaç suyunu önüne koyulduğunda ilk eline almış olsa da hemen parmaklarını çekti ondan. Sanki parmakları alev almış gibiydi. ''Aslına bakarsan öldü bile.'' diye fısıldadı buz gibi bir sesle. ''Ama solungaç suyundan değil.'' Gözlerini kaçırmıştı Jamie'den sanki gözlerinden okuyacakmış gibi ölüm sebebini. Onun için yapabileceği şeyler bir bilseydi şu çatlak cadı. Ah bir bilseydi. Belki o zaman ondan neden uzaklaştırmaya çalıştığını kendini çok iyi anlardı. İçmedi, içemedi ısmarladığı şeyi. ''Unutmuşum bunu sevdiğini. Çok uzun zaman oldu sanki. Önceki hayatımın anısı olarak zihnimin gerisine itildi.'' Keşke ona fırsat verseydim, diye geçirdi içinden. Keşke ona kendisini savunması ve öldürmesi için fırsat verseydi. O zaman Searlus'a karşı direnir miydi? Öldürür müydü, yoksa tutuklar mıydı onu Veronica? Onun yeşilimsi mavi gözlerinde herhangi bir isyan ya da öfke görmemişti. Aksine bir boyun eğmişlik vardı bir anlığına. Kabullenmişti sanki cezasını. Bir ölüm yiyeni sevenin bir süre sonra ondan bir farkının kalmayacağını nerden bilebilirdi ki oysa? Sonra konuyu dağıtmak ister gibi başka konuya daldı. ''Dondurmacı da o kadar kötü değil aslında. Kitapları severim, dondurmayı da. Ama sanırım sevdiklerimden dondurmayı seçseydim şimdi kapıdan geçemiyor olurdum.'' Hafifçe sırıttı. Alaycı, hafif umursamaz ama gergin bir sırıştı bu. ''Ama tabi sen kendine dikkat ediyorsundur. Büyünün güzelliklerinden de yararlanman da cabası.'' Hala Jamie'ye bakamıyordu. Onun yerine etraftakileri süzüyordu. En az barın kendisi kadar pis müşteriler vardı burada. İçiyorlardı durmaksızın. Ve büyük ihtmalle habire şamata yaptıklarını düşünüyor oldukları bir kızla erkeğe yani kendilerina pis pis bakıyorlardı. ''Şeytan diyor ki çak şunların suratına yeşil ışığı.'' diye mırıldandı. Nefret ederdi bu derece dikkatle izlenmekten. Yüzündeki sırıtması kaybolmuş, kaşları çatılmış ve yerini karanlık bir ifade almıştı. Bundan hoşlanmasa bile sonuçta insanları öldürmenin ve buna rağmen özgür kalmanın tadını almıştı artık. Vicdanı körelmişti farkında olmadan. Ama gene de bu dediğini yapmayacağını çok iyi de biliyordu. ''Tanrım uykusuzluktan olmalı. Normalde batmazdı bana.'' Şu anda neredeyse kendi içine kapandığının farkına vardı o an. Kafasındaki düşüncelerle uğraşıyor kendi kendine kavga edip duruyordu. Kollarını yeniden bitiştirdi. Gözlerini diktiği adam ona bakmayı anında bırakmıştı. Dudakları gerildi. Neden yüzsüzce bakmaya devam etmemişti ki?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Euriel Jamie d'Estaign

Euriel Jamie d'Estaign


Kadın Mesaj Sayısı : 263
Rp Partneri : Evde kaljam banane kıs kurusu olup kaljam ^^
Mücadelede Tarafı : d'Estaign
En Belirgin Özelliği : Mezun oldum YupYup^^
Kayıt tarihi : 18/12/07

Masa No:2 - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: Masa No:2   Masa No:2 - Sayfa 3 Icon_minitimePtsi Ocak 21, 2008 4:46 pm

Gülümsemesi söndü Veronica'nın ölümü aklına gelince. Gerçi Searlus onun ölüm nedenini asla anlatmamaıştı Jamie'ye. Tamam, sevmezdi onu fakat ölmesini de istemezdi. Üstüne gitmemişti her şeye rağmen aşkının, ne kadar üzgün olduğunu fark ederek. Ardından onun dondurmalarla ilgili söylediklerini dinledi ve yüzüne eski gülümsemesi geldi. Fakat aksi gibi Searlus Jamie'ye bakmıyordu. "Şaka mı yapıyorsun? Kendine bakmak ya da iksir meselesi değil bu? O aptal veletler yüzünden bana hiç bir zaman sıra gelmiyor ki..." Şen bir kahkaha attı ve kendini beğenmiş bir eda kısa saçları arasına soktu ellerini ve saçlarıyla oynadı bir süre. Aynı zamanda konuşmasına devame diyordu. "Üstelik bilirsin, güzelliğim için diğer cadıların aksine asla iksirlere başvurmadım." Ellerini saçlarının arasından çekti ve Searlus'un baktığı tarafa, bara baktı. Onun mırıldanması ile tekrar önüne döndü ve Searlus'un profili ile karşı karşıya kaldı. "Tanrım, bırak şu zavallıları. Kendi kendilerini bile terk etmişler. Tamam, katılıyorum bakışları rahatsız edici ama aynı zamanda boş, düşüncesis, meraktan uzak... Onlar için yalnızca gürültücü iki genciz..." Göz kırptı fakat Searlus ona bakmadığı için bunu göremedi. Canı sıkılmıştı bu duruma. Konuştuğu kişilerin, özellikle Searlus'un konuşurken ona bakmaması dinlenmiyormuş gibi bir his verirdi ona. Umursamamaya çalıştı buna rağmen. Ateş viskisiyle keyfi yerine gelmişti. İçkinin etkisiyle yanakları kızarmış, yüzüne ateş basmış ve gözleri nemlenmişti. "İstersen eve gidip uyu, düğüne kadar." derken içinden de gitmemesi için dua ediyordu. Onunla konuşmaya ihtiyacı vardı, dertleşmeye ya da belki bir mucize olurdu da içindeki her eşyi söyleyiverirdi Searlus'a.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Searlus Gaius L'Ombre

Searlus Gaius L'Ombre


Erkek Mesaj Sayısı : 351
Yaş : 38
Rp Partneri : Ashley Tisdale
Mücadelede Tarafı : Nickimin sonuna bak çok merak ettiysen yavrucuğum -_-'
En Belirgin Özelliği : Mezun
Kayıt tarihi : 18/12/07

Masa No:2 - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: Masa No:2   Masa No:2 - Sayfa 3 Icon_minitimePtsi Ocak 21, 2008 5:15 pm

Yüzünde aniden bir gülümseme belirdi. Haklı çıkmıştı. Jamie gerçekten de iyi bir dosttu. Ama o her zaman gözünde Veronica'dan farklı olacaktı. Zaten farklıydı da. Veronica'nın aksine inişli, çıkışlı iç dünyası olduğunu biliyordu. Bazen de aşağılığın teki olabileceğini de. İtiraf edemeyeceği bir ayrıntı vardı. Asla Jamie'ye söyleyemeceği. Veronica'ya hep mükemmel yüzünü göstermişti. Karanlık sırlarını paylaştığı tek kişi Jamie olmuştu. Veronica ile bir noktada yüzeysel kalmıştı. Onunla sıradan meseleleri konuşmuştu daha çok, günlük hayatın boğuculuğunu ve daha eski olmasının etkisi ile o sıralar güncel olan annesinin yaşı ilerledikçe daha acayipleşmesi kısmını da. Ama o patlama olduğundan beri annesi hakkında kimseye hatta Veronica'ya bile en ufak kelime bile etmemişti. Ama Jamie, ona en karanlık düşüncelerini, günlük hayatının içerisindeki bit yeniklerini bile anlatırdı. Onun kendisini sevmiyor olması onun karşısında düzeltmeyeceği bir imaja sahip olması güvence verirdi hep ona. Veronica'ya asla öldürme hevesinden bahsetmezdi. Ama Jamie ile birlikte gerçekten birilerini öldürmüşlerdi bile. Gözlerini etraftan çekti. O gidip uyumasını söylerken onun masmavi ışıltılı gözlerine dikti kendininkileri. Sanki gitmemesi için yalvarıyor gibiydiler. Her ne kadar ağırlaşan göz kapakları ve yorgun bedeni eve gitmesi için cıngar çıkarsa da sözlerden çok gözleri dinlemeye niyetliydi. ''Şimdi uyursam düğünü kaçırırım.'' dedi umursamaz bir ifade ile. ''Güzelliğinin neden bu kadar insanı kendinden ettiği anlaşılıyor o zaman.'' diye devam etti yüzüne yamuk bir sırıtış yerleştirerek. ''Hem boş ver çocukları. Hayatımız onlarla dolu zaten bir de sohbetimize kaynamaları daha da rahatsız ediyor. Şahsen şu anda kitapçı dükkanımda onlarla uğraşıyor olmayı istemezdim. İyi ki Joakim var. O şansıma çocukları seven biri çıktı. Onları iyi idare ediyor. Ben sanıyorum kitaplarına el sürmelerine izin vermezdim. Ah kimse Sarah gibi olamıyor işte.'' Masaya parmakları ile vurmaya başlamıştı. Rahatlamaya çalışıyordu ama hala gergin hissediyordu kendini. Umursamaz ve alaycı tavırları yavaş yavaş taklit halini almıştı. Ama bunları taklit etmekte ne vardı ki? Ne de olsa bir zamanlar kişiliğinin bir parçasıydı. Jamie'nin gözlerinde eski dostunu görmenin verdiği rahatlamayı okuyordu. İçinin nedense acıdığını hissetti. O kadar şey yaşamıştı ama gene başa dönmüştü. Onu bir sevgili gibi seviyor ama bir dost gibi davranıyordu. Bu acı hissi gülümsemesini daha da arttırdı. Neredeyse dişleri ortaya çıkmıştı. ''Belki de onları takmamalıyım ama gene de kendime engel olamıyorum. Geçmişte bu bakışların çok daha azı için kavga çıkarmıştım hatırlasana. Üstüne üstlük bu kişi neredeyse iki buçuk metre boyundaydı muggle usulu dövüş de bana hiç iyi gelmemişti bu yüzden.'' Eski günlerdeki gençlik aptallıklarının komikliklerini hatırlamak her zaman iyi gelmişti onlara. Özellikle Searlus, o kadar başı boş ve zaptedilmezdi ki... Onun aptal bir sersem olduğunu düşünürdü herkes, Jamie de dahil.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Euriel Jamie d'Estaign

Euriel Jamie d'Estaign


Kadın Mesaj Sayısı : 263
Rp Partneri : Evde kaljam banane kıs kurusu olup kaljam ^^
Mücadelede Tarafı : d'Estaign
En Belirgin Özelliği : Mezun oldum YupYup^^
Kayıt tarihi : 18/12/07

Masa No:2 - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: Masa No:2   Masa No:2 - Sayfa 3 Icon_minitimePtsi Ocak 21, 2008 6:29 pm

Gülümsemesi daha da yayıldı. Becermişti işte, harika bir oyuncuydu. Searlus'a hala deliler gibi aşıkken ona dost gibi yaklaşabiliyordu hala. Onun gitmeyeceğine dair sözlerine hiçbir şekilde cevap vermedi. Normalde ısrar eder ve gönderirdi ama istemiyordu gitmesini. Bu durumda birşey söylemeyecekti. Masaya vurduğunda çıkan sesi dinledi. Müzik gibi gelmişti ona bu, zaten Searlus'ta ritmik hareketlerle vuruyordu. Umursamaz tavırları, serseri hali... Gözünün önüne henüz on yedi yaşındayken tanıştığı genç adam geldi. Aynı umursamazlık, serserilik, şapşallık hatta ama sanki o zamanlar tanıştığı aynı kişi değilmiş gibiydi. Değişmiş gibiydi bazı şeyler. Ah, o değişen şeylerin ne olduğunu bir anlayabiliseydi her şey daha güzel olacaktı, biliyordu, hissediyordu bunu. Searlus'un geçmişte yaptığı kavgalarından bahsetmesiyle düşüncelerinden sıyrılması bir oldu. Şen bir kahkaha atmamak için kendini zor tuttu ve bu yüzden genzine kaçan tükürüğü öksürmesine neden oldu. Bugün fazla gülmüştü ve aynı zamanda fazla ağlamıştı. Ne garipti hayat denen şey. İnsanın karşısına her türlü sürpri Öksürük krizi geçince mutlu ama mutsuz bir surat ifadesi ile baktı Searlus'a. Bu konu daima onları neşelendirir, kahkahalar arasında boğulmalarını sağlardı. Gülücükler savururlardı gökyüzüne, sonsuzluğa... Ve ardından Sienne Nehri'nin kıyısına oturup nedensizce kahkaha atan bu gençlere bakan garip bir biçimde bakan orta yaşlı adamlarla girilen kavgalar. Önce Jamie kendilerine neden baktıklarını konusunda laf atar, sonra Searlus kavga ederdi. Hoş, Jamie onun kavga etmesinden pek hoşlanmazdı çünkü muggle usulü dövüşlerde hiçbir zaman iyi olamamıştı. Sonunda, biricik dostu (!) dayak yediğinde pansuman işi ona kalırdı. Aslında pansumanı da muggle usulü yapmay tercih ederdi Jamie, çünkü onların pansumanlarının yakıcı olduğunu duymuştu. Yine de kıyamazdı Searlus'a. "Serserinin tekiydin. Tüm Paris sokaklarını birbirine katardın. Aynı zamanda şapşalın da tekiydin. Dayak yemekten bir türlü bıkmaz, muggle usulü dövüşmekte de ısrar ederdin." Hoş, kendinin de bu tür konularda Searlus'tan aşağı kalır yanı yoktu. Bazen kendisini bir erkek gibi hissettiğini bile söylerdi. Tek farkı Searlus gibi muggle dövüşünü sevmezdi. Zaten hiç kimse onunla mugglelar gibi dövüşmezdi ki, bahaneleri de bir cadı olmasıydı. Onun yerine asalar çıkardı. İyi idare ederdi bu düellolarda Jamie fakat başının sıkıştığı anlarda devreye Searlus girerdi. Bir de genelde yanlarında duran Nicholas, zavallı Nicholas...
İki yılları böyle geçtikten sonmra çıkmaya başlamışlardı ve artık büyümüşlerdi aynı zamanda. Hala kavga ediyorlardı ama bu kavgaların sonu genelde ölüm oluyordu. "O günleri özlüyorum." dedi samimi bir şekilde bakışları dalgınlaşırken ve gözlerine mavi bir gölge düşerken. "En azından birbirimizden tahmin ettiğimiz kadar bıkmamıştık ve kavga etmekten, dayak yemekten çekinmedik. Aklımıza geleni büyük bir yüreklilikle söyler, insanları umursamazdık." Gülümsedi. "Ama en beteri neydi biliyor musun? İhtiyar Montaigne'nin senin serseriliğin yüzünden bizi malikanesinden kapı dışarı etmesiydi. Bir kaç günlüğüne Rennes'e tatile gidiyoruz ve sen yine uslu duramayarak bizi misafir olduğumuz evden kovduruyorsun. Neyse ki eski dostum Jeffey de Rennes'te yaşıyordu, yoksa şehrin güzelliklerine doyamadan PAris'e geri dönecektik." Ateş viskisinin son yudumunu içerken gülümsemesi hala silinmemişti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Searlus Gaius L'Ombre

Searlus Gaius L'Ombre


Erkek Mesaj Sayısı : 351
Yaş : 38
Rp Partneri : Ashley Tisdale
Mücadelede Tarafı : Nickimin sonuna bak çok merak ettiysen yavrucuğum -_-'
En Belirgin Özelliği : Mezun
Kayıt tarihi : 18/12/07

Masa No:2 - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: Masa No:2   Masa No:2 - Sayfa 3 Icon_minitimePtsi Ocak 21, 2008 7:50 pm

Doğru tahmin etmişti. Bilmişti. Yüzünde nerden bildim ama gülümsemesi yerleşti. Onun sözlerine yanıt vermemesinden bunu çıkarıyordu. Ne git diye ısrar etmişti, ne de iyi sen bilirsin diye geçiştirmişti. Bu demek oluyordu ki korkuyordu Jamie onsuz tek başına oturmak istemediğini itiraf etmekten. Bir şeyden korkunca susardı o konu karşısında Jamie. Onu çok iyi tanıyordu. Ama onu şu anki tavırlarının yapmacık olduğunu anlayacak kadar tanıyamamıştı. Onun eğlenen tavırları sanki kendisini mutlu ediyor gibi davranıyordu ama onun dostu olmayı hiç istemiyordu ki Searlus. Onunla hem dostluğu hem de aşkı yürütmeyi isterdi hep. Ona dokunmayı, okşamayı tatlı bil meltem gibi olan tenini, balın doğaüstü bir şekilde aktığı dudaklarını öpmeyi, aynı zamanda da onunla sarılıp ona içini dökmeyi, beni bırakır mı diye endişelenmeden onunla dertsizce konuşmayı, kimseyi onunla mutlu olmak dışında hiç bir şeyi takmadan yaşamak istiyordu. Ama ne o buna forsat vermişti, ne de kendisi bunun için bir adım atmıştı. Ve her şey bitmişti. Kabak gibi ortada kalmıştı ikisinin ruhları da ortada. Birbirlerini beğenmedikleri özelliklerine rağmen tamamlıyorlardı oysa. Gene de sadece dokunma ve öpüşlerin paylaşıldığı bir ilişkide daha ne kadar dayanabilirdi ki Searlus? Ne kadar katlanabilirdi? Geri dönse ona pişmanlığını ilan etse gene eskiye dönerlerse? Gene eskisi gibi acımasızca onun varlığını ezmeye başlarsa Jamie? O zaman buna katlanamayacağını hissedip öldürürdü kendini biliyordu. Belki de işine de gelirdi böylesi ölüm yiyenlerin. Parmağını salladı Jamie'ye doğru sırıtarak. Sesinde hala o yapay neşesi vardı. ''Beni hiç sevmedin ilk tanıştığında sen oysa.'' dedi yüzüne yayılmış sırıtma ile. ''Hatta kişiliğim hakkında bulunduğun o bariz imaları anlamayacağım kadar aptal sanırdın beni. Ben de seni yalancı çıkarmamak için o imalara bir şaka gibi güler kalbimin ne kadar kırıldığını gizlerdim senden. Benle sanki benle takılmaktan hoşlandığın için değil yaptığımız çılgınca şeyler yüzünden ve biraz da sanki uslu kız imajından intikam almak amacı ile takılırdın. Öyle düşünüyorum ben belki yanılıyorumdur.'' Dudaklarındaki gülümseme yok olmuştu. Geçmişin keyifli yanlarının yanı sıra acı yanları da vardı malesef. Jamie'nin onun kendine özgü serseriliklerinden kendince intikam aldığına şahit olmuştu. Ona yapılanların hıncını Searlus'tan çıkarırdı çıkmaya başlamadan önce de. Onu sürekli bozmaya sürekli aşağılamaya çalışırdı. Ama aynı zamanda onun neşe kaynağıydı. Farkında olmadan Searlus'un avuntusu olmuştu. Belki gökten inmiş melek değildi ama onu en iyi idare edebilen, kendini futursuzca açtığı tek kişi olmuştu o. Buna karşılık Searlus da onu tüm bozulmalarına rağmen bırakmamış, sanki bir mazoşist gibi sineye çekmişti soktuğu lafları, ona bu dünyada yaşayan fazlalıkmış gibi davranmasını. Şimdi kendi hakkındaki fikirlerini değiştirmeyi gene başaramamıştı. Tam üç yılı beraber geçirmişlerdi, tam üç yıl boyunca birbirilerine katlanmış, birbirilerinde bulmuşlardı avuntuyu. Searlus parmakları ile masaya vurmayı kesti. ''Söylesene Euriel. Hala aptalın teki olduğumu düşünüyorsun değil mi? Gariptir ki kendimi senin karşında hem yaşamaya değmez bir yaratık gibi hissettim. Hem de benim gerçekten bir yakınım olduğunu. Yalnız olmadığımı...'' Sonra dudaklarında buruk bir tebessüm oluştu. ''Neyse düşünsem de düşünmesem de önemi yok. Zaten ben de aptal olduğuma inanmaya başladım. Değersiz olduğuma, iyi olan hiç bir niteliği taşımadığıma, yaşamayı bile haketmediğime... Seni suçluyorum sanma. Zaten ben böyleyim sanıyorum sen bunu öğrettin bana.'' Dudaklarındaki gülümseme daha da arttı. Aslında bunu yapmak istemiyordu. Suratını asmak ve ne kadar zavallı olduğuna ağlamak istiyordu. ''Bunu bana sen öğretmeseydin daha ne kadar süre kendimi bir şey sanacaktım kim bilir. Şimdi anladım ki ne kadar büyü konusunda iyi olsam da hatta şifacılıkta iyi bir derece yapmış olsam da aptlın teki olduğum sonucu değişmiyor. Zaten büyükannem hep derdi anneme bu çocuğun kafasını kıra kıra aptala çevireceksin diye. Bütün bunlar aslında kendimi aşırı zorlamamın sonucu oldu belki de bu yüzden yıprandım. Artık bunu farkettim kapasitemi eskisi kadar zorlamam sanırım. Sana minnettarım.'' Konuşmayı bitirince sustu. Gene yapmıştı yapacağını işte. Sersem yaratığın teki olduğu nerden belliydi. Güldürmeliydi oysa Jamie'yi eğlendirmeliydi onu. Sevgilisi olmaya kendini layık gördüğü için kendinden utanmalıydı. Yanakları kızardı. Gerçekten utanmıştı. ''Ü... üzgünüm.'' dedi zorla gülümsemeye çalışarak. ''Durup dururken konuyu nereye getirdim. Aptallık işte.'' Gözleri gülümsemeye o kadar da katkıda bulunmuyordu. Ah patlayacak zamanı tam da bulmuştu hüznü. Ne aşağılıktı Searlus.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Euriel Jamie d'Estaign

Euriel Jamie d'Estaign


Kadın Mesaj Sayısı : 263
Rp Partneri : Evde kaljam banane kıs kurusu olup kaljam ^^
Mücadelede Tarafı : d'Estaign
En Belirgin Özelliği : Mezun oldum YupYup^^
Kayıt tarihi : 18/12/07

Masa No:2 - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: Masa No:2   Masa No:2 - Sayfa 3 Icon_minitimePtsi Ocak 21, 2008 8:36 pm

Dönüp dolaşıp aynı konuya geliyorlardı hep. Sanki tanrı aralarındaki meseleelri halletmelerini istiyordu ve bu yüzden ya Euriel ya da Gaius bukonuyu açıyordu. Tebessümü silindi ve sert bir şekilde Gaius'a baktı. Gülümsüğyordu hala ama gözlerinde açık bir şekilde mutsuzluk vardı. Karanlık gözlerinden taşmış, Jamie'nin yüreğine akıyordu. Kalbine bir şeyin saplandığını hissetti. Evet, ondan ilk tanıştıklarında hiç hoşlanmamıştı fakat zamanla onu tanıdıkça aslında mükemmel biri olduğunu anlamıştı. Tanıştıktan sonraki bir ay boyunca Searlus peşinden hiç ayrılmamıştı ki. Jamie'yi rahat bırakmamıştı hiç. Jamie de onun bu gıcıklığına karşın ona laf sokar, aptalın teki olduğunu söylerdi. Halbuki bunu aslında Searlus'un mükemmel olmasından dolayı yapıyordu. Sıradan değildi, yalan söylemişti, kandırmıştı hep... Mükemmeldi, mükemmel adam oydu. Öpüşleri, dokunuşları, her şeyi mükemmeldi. "Sanırım gerçek anlamda bu işi halletmeden bitmeyecek. Zaten bende sonsuza dek içimdekileri tutamam, öyle değil mi?" gülmüyordu, gülemiyordu. "Sea, sana kendimi kötü hissettiğim zaman çektirdiklerim, başkalarına olan hıncımı senden çıkarmalarım... Hepsi için binlerce defa özür dilerim. Etrafımda başka kimse yoktu, hıncımı çıkarmak için bile... Sadece sen vardın, senin yerine bir başkası olsaydı itiraf ediyorum ki sana yaptıklarımı yapmazdım. Hemen kızma, çünkü bilirdim o başkasının bana katlanamayıp çekip gideceğini. Sadece sen koşulsuz sevdin beni, ne yapsam sineye çektin. Seni kaybetme korkum yoktu, en azından düne kadar öyle sanıyordum." Bir solukta söylediği bu sözlerden sonra derin bir nefes aldı. Demek ona gerçekten aptal gibi hissettiriyordu. "Demek benim yanımda kendini değersiz hissediyordun, sana gerçekten bunu mu hissettirdim. Halbuki sadece kendime itiraf ettiğim gibi sen mükemmeldin. Belki de ilk tanıştığımız andan itibaren anladım bunu ve bu yüzden hoşlanmadım senden. Kıskandım çünkü seni. Ben bu kadar zavallı, aşağılık, adinin tekiyken senin mükemmel olmanı kıskandım. Hele yanyana geldiğimizde hissettiğim o eziklik duygusu... Bu yüzden bari birlikteyken hissetmek istemedim bunu, bu yüzden söyledim tüm o sözleri, kıskandığım için." "Yutkundu. Neden ateş basmıştı durduk yere? Alt dudağını ısırdı. "Sen aptalın teki değilsin, asıl aptal olan hep bendim." İç çekti, rahatlamış mıydı? "Seninle takılmaktan hoşlanırdım Sea, evet aynı zamanda uslu kız imajımdan intikam da alırdım ama seninle takıldığım o zamanlarda senin mükemmelliğinin bana yansıdığını düşünürdüm." Eh, başlamışken diğer konularda da açıklamalar yapmalıydı. Eğer şimdi susarsa bir daha asla konuşamayacağını biliyordu. "Bana güç nedir diye sordun ya az önce... Bilmiyorum çünkü hiç tatmadım." Ardından diğer konuyla ilgili kafasında şimşekler çakmaya başladı ve mavi, zaten iri oaln gözleri daha da irileşerek açıldı. "Sanırım ben de şimdi anlıyorum..." dedi kısık bir sesle hatta fısıltı halinde. "Bugüne dek hep neden terk edildiğimi anlıyorum. Diğerleri de dayanamadı senin gibi. Aslında hepsine aptal oldukları hissini vermiştim. Benim yanımda kendilerini aptal gibi hissediyorlardı. Yalnız sen onlardan daha cesur olduğun için ya da bu aptallık hissini sevdiğin için bana üç yıl dayandın." Doğru mu tahmin ediyordu acaba?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Searlus Gaius L'Ombre

Searlus Gaius L'Ombre


Erkek Mesaj Sayısı : 351
Yaş : 38
Rp Partneri : Ashley Tisdale
Mücadelede Tarafı : Nickimin sonuna bak çok merak ettiysen yavrucuğum -_-'
En Belirgin Özelliği : Mezun
Kayıt tarihi : 18/12/07

Masa No:2 - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: Masa No:2   Masa No:2 - Sayfa 3 Icon_minitimePtsi Ocak 21, 2008 10:10 pm

Gülümseme dudaklarında dondu. Gözleri hafifçe açıldı. Söyledikleri belki de Jamie'nin sandığının aksine ona iyi gelmemişti. Garip hissediyordu kendini. İnansa mı inanmasa mı karar veremiyordu. Gerçek miydi bu? Rüya görüyor olmalıydı kesinlikle. Kendine gelemedi bir süre. Bakakaldı Jamie'ye. Şok içindeydi. Az önce Jamie kendisine yaralayıcı sözler ettiğinden daha beter bir şoka girmişti. İçi titriyordu, ruhu sarsılıyordu kepçe ile vurulan gong gibi. Ama bedeni hareketsiz, dudakları kıprtısız, gözleri ifadesiz öyleca kalakalmıştı. Sevinmesi mi gerekiyordu. Anladığı kadarı ile sözleri güzeldi aşkının söylediği. Ama sevinemiyordu, bir türlü mutlu olamıyordu. Ama gerçekten diğerlerine öyle hissettirdiyse Jam. O halde onlar sadece intikam için yapmış olabilirdi bunu. Ama Searlus böyle bir intikamı değil göze almak aklından bile geçirmemişti. Onu korumak istemişti, kollamak belki de ruhundaki acıları onarmak. Bunu yapabilmeyi hep hayal etmişti. Bir gün onun mutlu bir şekilde ona gülümseyeceğini, her şeyi sana ona borçlu olduğunu onu asla bırakmayacağını söyleyeceğini hayal etmişti. Şimdi bu hayali yarı yarıya gerçekleşiyordu. Ama çok bariz farklarla. Onu kaybetmişti çoktan. Onu fırlatıp atmıştı diğerleri gibi. Onu sevdiğini kanıtlayamamıştı ona. Yapamamıştı bunu. Belki de gerçekten iradesizdi. Biraz daha bekleseydi. Biraz daha açsaydı kollarını ona. Yüzünde pişman bir ifade belirdi. Hayalkırıklığı duyuyordu. Beklediği anın bu kadar geç gelmemesi gerekirdi. ''Bu...'' dedi ama devam edemedi. Onu suçlamamalıydı. Suç kendisinindi. Sabırsızlık etmişti, hem de büyük bir aptallık. Gözlerini yere dikti. Yüzüdeki ifade yavaş yavaş şaşkın, aptal bir gülümsemeden mutsuz bir somurtmaya dönüşüyordu. Bir süre bu pozisyonda kaldı. Bir süre daha konuşamadı. Jamie yanlış anlayacaktı belki de onu. Ama yapamıyordu ki söyleyemiyordu ki bir şeyler. Bakamıyordu bile ona doğru düzgün. Gözleri alev almış yanıyordu, batıyordu bir şeyler sanki, kanatıyordu. Nefes alması bile zorlaşmıştı. Bu nasıl bir sınavdı böyle? Belki de cezalandırılıyordu. Gruba katılması, insanları öldürmek zorunda bırkılması gibi bir cezaydı bu da. Ne yapmıştı bunu haketmek için? Mutlaka bir şeyler yapmıştı kesin ama neydi o. Geri dönüp düzeltme şansı var mıydı? Yoksa o şansı da mı elinden alınmıştı. Ellerini yüzüne götürdü. Alnını ovuşturmaya başladı. Sonra aklına çivi gibi çakılı soru ile yavaş yavaş başını kaldırdı. Jamie'nin yüzüne bakmaya sonunda cesaret edebilmişti. Yüzüne yavaş yavaş bir sırıtma yerleşmişti. Ve bu sırıtma mutludan ziyade çaresizdi. ''O... O halde ne yapacağız? Bu her şey değiştirir. Ama aynı zamanda değiştirmez. Çok geç oldu.'' Ellerini yüzünden indirdi. Jamie demek ki ellerini ona tahammül edemediği için çekmemişti. Demek ki sebep başkaydı. Ellerini yeniden buldu Jamie'nin avuçlarının içine aldı, minicik narin elleri. Onu kendine doğru çekti. Eğilmesini sağladı Jamie'nin ona doğru. Kendisi de öne doğru eğilmişti. Yüz yüzelerdi. Neredeyse öpecek denli yakındı dudakları. ''Bunu yapamam. Ona bunu yapamam. Birini orada, nikah masasında tek başına bırakacak kadar kalpsiz olamam. Biliyorum neler hissedebileceğini, ne kadar acı çekeceğini. Söyledim onunla gerçekten hayatımı birleştirmek istediğimi. Kendimi insanları incitmekten başka bir şey bilmeyen, kötü, zalim birisi gibi hissediyorum şimdi de. Aptal olmayı bin kere tercih ederdim biliyor musun?'' Bunu söylemesini istememiş değildi. İstemişti bal gibi. Ondan bu güvenceyi onu ilk gördüğünden beri istemişti. ''Ama diğer yandan. Dediklerine inanamıyorum Jamie. Bana duygusal anlarında beni sevdiğini binlerce kez söyledin. Sonra ertesi gün bana gene aynı muameleyi yaptım. Sana güvenemiyorum artık. Evet seni seviyorum. Senin beni aptal gibi hissettirmeni sevmedim hiç bir zaman. Ama sana olan aşkım için katlandım. Diğerlerini bunu yapamadı ama bunun cesaretle ilgisi yok. Ayrıca tamam beni sevdiğini kabul ettim. Sonrası ne olacak bunun? Bana gene aynı şekilde davranmayacağının garantisi nerde? Şimdiye kadar kendini, beni incitmenin neredeyse öldürmenin sebebi yok olabilir mi bir anda? Bunu başarabilir miydik sence?'' Dudaklarını ısırdı aniden. Titremeye başlayacaklardı yoksa. Çenesinin takırdadığını hissediyordu zaten. Gözlerini hafifçe kıstı. Kendi dudaklarını onunkine daha da yaklaştırdı. Ve deminden beri aklından geçen şeyi yapmaya, onun dudaklarının balımsı tadını içmeye başladı. Yeniden nefes almaya başladığını hissediyordu. Sanki bu öpücük bittiğinde sudan çıkmış balık gibi çırpınarak ölecekti. Ona doyamıyordu, nefes almaya doymak nasıl mümkünse bu da o kadar mümkündü.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Euriel Jamie d'Estaign

Euriel Jamie d'Estaign


Kadın Mesaj Sayısı : 263
Rp Partneri : Evde kaljam banane kıs kurusu olup kaljam ^^
Mücadelede Tarafı : d'Estaign
En Belirgin Özelliği : Mezun oldum YupYup^^
Kayıt tarihi : 18/12/07

Masa No:2 - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: Masa No:2   Masa No:2 - Sayfa 3 Icon_minitimeSalı Ocak 22, 2008 1:54 pm

Hayatının en mutlu ve berbat anını yaşıyordu. Searlus'a doğru eğilmiş onu dinlerken aslında neler hissettiğini anlamaya çalışıyordu, ilk defa. İsteyemezdi ondan Ashley'i nikah masasında bırakmasını, biliyordu. hiç bir şey söyleyemedi, düşünemiyordu bile. Kaskatı bir biçimde duruyordu onun karşısında. dudakları onun dudaklarıyla birleştiğinde gözleri kapandı dolarak. Bir kaç yaş düştü ama karşı koymadı. Halbuki beyni isyan bayraklarını çekmişti. Haykırıyordu ruhu, yapma bunu, yanlış diye. biliyordu yanlış olduğunu ama karşı koyamıyordu, tüm yetki kalbindeydi şu anda. Bu anın hiç bitmemesini isterdi, burada ölmeyi... Onun öpücüğündeki tadı, hissettiklerini daha önce hiç bir öpücükte hissetmemişti. Öyle ki onun öpücüğü sadece öpücük değildi, apayrı bir şeydi. Hayattı, unutmak istediği ama asla untamadığı geçmişiydi, şimdiydi, gelecekti ve ölümdü. Ateş basmıştı tüm vücuduna ve artık o da karşılık veriyordu. Sonra aniden kendini çekti, en güzel yerinde. Zaten bir kaç baş bu ahlaksız(!) gençlere dönmüştü ve işinizi başka yerde halledin gibisinden bakıyorlardı. Aldırmadı ama Jamie. Gözlerinden yaşlar süzülmeye ise devam ediyordu. Kendisini tutmasa hıçkıra hıçkıra ağlayacaktı. Gözlerini onun camımsı gözlerine dikti ve irkilerek ellerini avuçlarından çekti. "Evlenmeni istemiyorum, beni bırakmanı, bir başkasına gitmeni istemiyorum. Aynı zamanda Ash'i bırakmanı da istemiyorum. Tek istediğim şu anda sana sarılıp yatmak vekokunu içime çekmek." Derin bir nefes aldı. Gözyaşları oturdukları masaya damlıyordu. "Ama senden bir şey isteyemeyeeğimin farkındayım, hakkım yok buna. Hakkım olsa bile böyle adice bir şey isteyemem her ne kadar kendim adinin, aptalın, aşağılığın teki olsam da..." Gülmeye çalıştı ama beceremedi ve suratı yine asıldı. Seviyordu bu adamı. Onun içinde uyandırdığı iç gıcıklatan dokunuşlarını, öpücüklerini seviyordu. "Haklısın, artık ben bile kendimi sevmez, kendime güvenmezken senin güvenmeni nasıl bekleyebilirim ki?! Başaramazdık, sen başarsan bile ben yapamazdım." Ona doğru yeniden eğildi ve eski pozisyonlarını aldılar. Yine öpecek gibi yakındılar birbirlerine ve Jamie'nin amacı da tam olarak Searlus'u öpmekti. Onun dudaklarına yaklaştı ve tam öpecekken vazgeçerek ayağa kalktı hızla. "Ne yapacağımızı söyleyeyim." dedi Fransızca ve devam etti şaşkın bakışlar altında. "Nikah saati geldi. Ben eve döneceğim ve kalacak yeni bir yer kalana kadar orada kalacağım. Sense evleneceksin. Ben bakarsın Fransa'ya da dönerim. Sarah'a sen izah edersin durumu, Ash'i sevmesi zaman alacaktır ama sevecektir eminim. Birbirimizi sonsuza dek seveceğiz ama asla birbirimizin olmayacağız. Yapacağımız şey tam olarak bu." Yaşlı gözlerle burnunu çekti. "Yalnız şunu bilmeni istiyorum, sakın seni kararından vazgeçirmek için söylediğimi sanma, gerçekten sadece bilmeni istiyorum. Ölmek isteyeceğim, endişelenme her zamanki gibi bunu da beceremeyeceğim. Ve sonra sen Ash'e her dokunduğunda, onu her öptüğünde, her aşk sözleri fısıldadığında, her onunla yatağa girişinde defalarca öleceğim."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Searlus Gaius L'Ombre

Searlus Gaius L'Ombre


Erkek Mesaj Sayısı : 351
Yaş : 38
Rp Partneri : Ashley Tisdale
Mücadelede Tarafı : Nickimin sonuna bak çok merak ettiysen yavrucuğum -_-'
En Belirgin Özelliği : Mezun
Kayıt tarihi : 18/12/07

Masa No:2 - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: Masa No:2   Masa No:2 - Sayfa 3 Icon_minitimeSalı Ocak 22, 2008 3:07 pm

Onu öpüyordu. En narin ten olduğunu üşündüğü tenine dokunmak için ellerini yüzüne götürmüştü Jamie'nin. Onu öperken zihnine, bedenine yayılan zevk dalgalarına uyumlu olarak yanaklarını okşuyordu onun. Ama bu çok sürmedi. Ölüm gibi ansızın geldi ayrılık. Ellerini titreyerek indirdi. Onun gene kendine çekmek, itiraz etmesine izin vermeden doruktan devam etmek, bu acıyı bir an önce bitirip yeniden hayata önmek istiyordu. Biraz daha sürdüremezler mydi bunu? Biraz daha sürseydi. Onu bir daha öpemeyecekti belki de. Onun tenine son dokunuşu olacaktı bu sanki. Ama bunun sanki ve belkilerde kaldığını bliyordu. Onun çekip gitmesine izin vermeyecekti. Deminden beri acıyla kurduğu yapıyı bozuyordu. Bir yap bozmuş gibi dağıtıyordu. Ashleyi vicdanı yüzünden bırkamayacaktı. Onu da bunu yapamayacağı için. Onun gitmeye dair sözlerini gerçek dışı bir hayalmiş gibi dinledi. Önce yeniden öpmek içn yaklaşmıştı Jam. Dudakları ikisini de arzu ile aralanmıştı yeniden. Ama bu yapamamıştı. Ayağa kalkmıştı gitmek üzere. Kendi de aniden ayağa fırladı. ''Gitme!'' dedi heyecanlı bir sesle. ''Sana itiraf etmem gereken bir şey var. Burada kalmalı ve beni dinlemelisin. Bunu dört yıldır saklıyorum herkesten. Ama birine anlatmam gerek.'' Onun ellerini avuçlarına alıp onu oturttu yeniden sandalyesine. Ama kendisi ayakta duruyordu. Ona, onun üstünden bakıyordu. Onu kollarının arasına almayı, masanın üstündekileri dökerek orada onunla olmayı arzuluyordu. Diğer yandan bunu yapmak saçma olurdu. Kendine hakim olmalıydı. ''Eragon ve ölüm yiyenlere olan nefretimin tek sebebi sana söylediğimle kalmıyor.'' diye başlaı sözlerine anadilinde. ''Hatırlar mısın bir keresinde fazla uzun süre kaybolduğunu beni neredeyse ölümcül bir merakta bıraktığını iddia ederek senle günlerce konuşmamıştım. İşte o zaman senin ölüm yiye olduğunu biliyordum. Çünkü senin o gruba katılman çok acı bir anımı canlandırdı.'' Bir an sustu. Dinliyordu onu aşkı.

Sandalyelerden birini çekti onun yakınına. Daha rahat konuşabilmek için yakın olmaları gerekiyordu. Yavaşça oturdu sandalyeye ardından boğazını temizleyerek yeniden başladı sözlerine. ''Sana annemin bir patlamada öldüğünü söylemiştim değil mi? Babamın da intihar ettiğini. Babamın nasıl intihar ettiğini gördüm. Gözleri boş boş bakıyordu. Sanki iradesi yerinde değildi. Sonra cebinden bir şişe çıkardı önce bana ikram etti. Ben istemeyince de omzunu silkti ve sanki enfes bir içkiymiş gibi onu içti. Sonra da tahmin edersin gözlerimin önünde can çekişti. Ve ben o an anlamıştım bunu neden yaptığını-Küçük değildi yaşım biliyorsun- belirtiler Imperius lanetini gösteriyordu. Bunu anneme anlattım. O bu konuda seherbazlarla işbirliği yaparak araştırmaları başlattı. Sonra tam bulmuşken faili, bil bakalım ne oldu. Büyük bir patlama... Tüm kanıtlarla beraber insanlar havaya uçtu. İçeride annem de vardı. Ben onun müjdesi ile oraya gelmekteydim. Yakınlardaydım oldukça bu yüzden ben de etkilendim. Yüzüm paramparça oldu. Kemiklerim annemin bile beceremeyeceği şekilde kırıldı. Normalde ölmem gerekiyordu. Ama ne olmuştu biliyor musun? Hastahanedeki doktorlar hayati organlarımın kırıklara karşı dayanıklılık kazandığını söyledi beni iyileştirnek için yapılan büyüler sayesinde. Yani annem bilmeden hayatımı kurtarmıştı.'' Sanki başına gele acı bir olayı değil, film senaryosu anlatıyormuş gibi heyecanla konuşuyordu. Yüzünde üzüntüden çok bir rahatlama vardı. ''Ben onun kim olduğunu bilmiyordum. Henüz almamıştım bilgiyi. Ama ne oldu bak. Ben revirin yatağında ne olduğunu anlamaksızın yatarken başıma bir asa dayandı. Bir ölüm yiyendi. Üzerinde karanlık cübbesi ile hayatıma son vermek için gelmişti. Ben şahsen memun kalırdım. Çünkü kemiklerimi onarmak için verilen iksirler cidden bana cehennem azabı yaşatıyordu. O sıralar dönmeyen dilimle şifacılara beni öldürmeleri için yalvarıyordum.'' Sonra sustu. Bu sefer yüzünde öfke belirmişti, kin. Çatık kaşları ve nefret dolu gözleri sanki o ölüm yiyeni yeniden görüyormuş gibiydi. ''Ama ne yazık ki biraz beceriksizdi bu kişi. Beni direk öldürmek yerine azıcık acı çektirmeye kalktı aptal şey. Sonra da içeri dalan seherbazlar yüzünden cisimlenmek zorunda kaldı. Hıh ben kesinlikle öyle yapmazdım.'' Dudaklarında küçümseyici bir ifade belirmişti. Çok garipti değil mi? Daha dört yıl önce ölüm yiyenlere karşı işler çeviren kişi şimdi onların işlerini çeviriyordu. Hayatın sillesi bu olsa gerekti. ''Evet hayatın sillesi bu. İnsan bunu yeyince bir daha kendine gelemiyor. Sonra öğrendiğime göre tek öldürülen bakanlık çalışanı babam değilmiş. O karanlık lordun işine gelmeyen bir anayasa çalışmalarındaki rolu yüzünden öldürülmüş falan filan...'' Sıkılmış gibiydi. Olan bitenin saçmalığı onu hep sıkmıştı. Masada hala duran solungaç suyunu tuttu ve kafasına dikti. Sonra ayağa kalktı. ''Beni dinlediğin için sana minnetarım. Gitmek istiyorsan gidebilirsin ben hesabı ödeyeceğim öncelikle. ''
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Euriel Jamie d'Estaign

Euriel Jamie d'Estaign


Kadın Mesaj Sayısı : 263
Rp Partneri : Evde kaljam banane kıs kurusu olup kaljam ^^
Mücadelede Tarafı : d'Estaign
En Belirgin Özelliği : Mezun oldum YupYup^^
Kayıt tarihi : 18/12/07

Masa No:2 - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: Masa No:2   Masa No:2 - Sayfa 3 Icon_minitimeSalı Ocak 22, 2008 11:34 pm

Searlus kendisini gitme diyerek ellerini tuttuğunda ona karşı gelmedi, direnmedi. Oturdu sadece ve dinledi onu. Aynı zamanda baştan çıkarıldığını hissediyordu. evet, apaçık Searlus tarafından baştan çıkarılıyordu. Yutkundu ve dinlemeye başladı aşkının, eski aşkının, sözlerini. Ah! O günü nasıl unutabilirdi? Searlus'un gönlünü almak için yapmadığını bırakmamıştı ama genç adam diretmişti onunla konuşmamakta. Tam beş gün küs kalmışlardı. Halbuki Jamie o kadar da uzun süreliğine kaybolmamıştı ki ortadan? Tamam, diğerlerine göre fazl uzundu ama gece yarısından sabah altıya kadar o kadar da abartılacak bir saat değildi. Öyle ki sırf bu yüzden iki gün ailelerine haber vermeden kaybolan arkadaşları vardı ölüm yiyenler arasında. Neyseki beşinci günde Jamie onu öpücüklerle kandırmıştı da gönlünü almıştı. Onun yanına sandalyesini çekerek oturuşunu izledi bir an. Meraklanmıştı doğrusu ama en önemlisi endişelenmişti. Searlus konuşmaya başladığında nefes alamadığını hissetti. Demek az kalsın ölüyordu aşkı, demek onunla tanışma fırsatı, onunla birlikte olma şansı az kalsın ellerinin arasından uçup gidecekti. Ardından onun söylediklerinin sonnu dinledi ve bir şey beynine dank etti. Gerçekten düşman mıydı Searlus? Yutkundu. Şimdiye kadar onları ele verecek hiçbir şey yapmamıştı ama. Az önceki sözlerine rağmen yapmayacaktı da... O Jamie'ye minnetini sunarak ayağa kalktıktan hemen sonra Jamie de kalktı. Ağzını açıp bir şeyler söylemek, sorular sormak istiyordu ama yapamadı. Sadece "Ben seni hep dinlerdim. Sustuğunda bile..." diyebildi. Tek başına çıkmak istemedi ardından saate bakarak ve Searlus'u şaşırtacak derecede neşeli bir tonda "Hesabı öde, birlikte çıkalım." dedi aniden. Halbuki neşeli değildi. Beyninde soru işaretleri dolaşıp duruyordu. Ama sormayacaktı aklından geçenleri. Neden bunları şimdi anlattığını, neden anlattığını sormayacaktı. En azından şimdilik. "Hadi ama..." diye tekrarladı anadilindi. "Hem konuşacaklarımız da var sanırım ve bunun için doğru yerde değiliz."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Searlus Gaius L'Ombre

Searlus Gaius L'Ombre


Erkek Mesaj Sayısı : 351
Yaş : 38
Rp Partneri : Ashley Tisdale
Mücadelede Tarafı : Nickimin sonuna bak çok merak ettiysen yavrucuğum -_-'
En Belirgin Özelliği : Mezun
Kayıt tarihi : 18/12/07

Masa No:2 - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: Masa No:2   Masa No:2 - Sayfa 3 Icon_minitimeÇarş. Ocak 23, 2008 3:26 pm

Yüzünden okuyordu onu, aklının karıştığını, biraz da tehdit altında hissettiğini kendini biliyordu. Kendi de olsa öyle hissederdi. İnandığı idealin mahvettiği kişilerin bariz düşman olacağı apaçık ortadaydı. Ama bu düşmanlığı içinde saklamak zorundaydı. Belki de bir iki şeyde Eragon'a ona hissettirmeden engel olurdu, onun büyük hasar vermesine, gerçekten yönetimi ele geçirmesine mani olurdu. Ama bunu ne kadar gizleyebilirse o kadar yapardı. Şanssızlığa ve beceriksizliğe bağlardı işin sonunu. Bir yerde savsaklar ya da sanki farklı bir düşünce ile -tıpkı onu direk öldürmek yerine ona işkence etmeye kalkışan ölüm yiyen gibi- hareket edip kendi üstüne düşeni geciktirirdi. Ama ihanet, Searlus ölmedikçe Eragon'un asla karşılaşmayacağı bir şeydi. Ama öldükten sonra bunun bedelini ödetecekti ona. Bunun için en iyi anahtar Joakim'di. Ona da bir şey olursa Sarah... Sevdiğinin arada kaynayacak olmasını düşünmüyordu artık. Biliyordu ki eğer Searlus ölürse o da yaşayamazdı. Onunla birlikte gidecekti ölüme ne gelirse gelsin başına. Hesabı ödemek için barmeni çağırdı: ''Hesap lütfen!'' Onun getirdiği tabağa yeniden galleonları koyarken bir yandan Jamie'ye bakıyordu göz ucu ile. Ona bakmak, onu izlemek hayatının en büyük eğlencesiydi. Birilerini öldürmesi, onlara işkence etmesi bile eğlenceli geliyordu Searlus'a. O an farketti ki ruhunu Jamie için çoktan satmıştı bile karanlığa. Hissettiği vicdan azapları sadece içinde kalan son iyilik kırıntılarının can çekişmesiydi. Bu can çekişen şeyin yerini giderek bir kan hevesi, ölüm yiyenlere olan nefretinin yerini de onlara karşı asla koparamayacağı bağlılık alıyordu. Çok yakında onlara değil ihanet etmek, Joakim'e bile ufak bir bahane ile ölüm laneti uygulayacak kıvama gelecekti. Değişmişti Searlus, hem de sandığından daha fazla. Sevdiğinin ilk tanıdığı ''mükemmel(!)'' adam değildi. Bir daha asla olmayacaktı. Jamie'nin elini tuttu. Onunla beraber cisimlenmek istiyordu. Ona demek istiyordu endişe etmemesini, o beceriksiz ölüm yiyenin asla başaramayacağı bir iş yapıp düşmanı içerden yok ettiğini. Ve bir zamanlar karanlık tarafta kalmasında tek etmen olan onun önce ölmesinin bile artık ihaneti için yetmeyeceğini gene yoluna aynen bu şekilde devam edeceğini. Az önce düşündüğü engellemelerden de anında vaz geçmişti. Onu elinden tutup kendine çekti. Beline sıkı sıkı sarılarak onunla beraber cisimlendi. Ona evde açıklayacaktı farkına vardıklarını. Ve bunları neden anlattığını, belki de hoşuna gitmeyecekti Jamie'nin ama olsundu. Gerçekler her zamanda insanı mutlu edecek değildi ya.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Deny Fear
1.Sınıf Hufflepuff Öğrencisi
1.Sınıf Hufflepuff Öğrencisi
Deny Fear


Erkek Mesaj Sayısı : 468
Yaş : 29
Rp Partneri : !!!Bekarlık Sultanlıktır!!!
Mücadelede Tarafı : elimizde kalmadı
En Belirgin Özelliği : 2/B
Kayıt tarihi : 24/12/07

Masa No:2 - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: Masa No:2   Masa No:2 - Sayfa 3 Icon_minitimeÇarş. Ocak 23, 2008 8:14 pm

Deny son anda kaçırmıştı adam ile kadın bir anda cisimlenmiştlerdi yakaladıklarında havada buharları uçuyor du onları dağıtım masaya oturdu biraz durdu ardından yakalayamamnın üzüntüsü ile Gothella Tarja Kaulitz'in yanına doğru yöneldi , hava karanlıktı ancak domuz kafasının içi sıcaktı.


En son tarafından Çarş. Ocak 23, 2008 9:43 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Eva J. Akira Kaulitz
1.Sınıf Slytherin Öğrencisi
1.Sınıf Slytherin Öğrencisi
Eva J. Akira Kaulitz


Kadın Mesaj Sayısı : 361
Rp Partneri : asla ve asla
Mücadelede Tarafı : Kaulitz
En Belirgin Özelliği : 2.sınıf oldukk!!
Kayıt tarihi : 14/12/07

Masa No:2 - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: Masa No:2   Masa No:2 - Sayfa 3 Icon_minitimeÇarş. Ocak 23, 2008 9:08 pm

out:Grenier kim ki ya?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Searlus Gaius L'Ombre

Searlus Gaius L'Ombre


Erkek Mesaj Sayısı : 351
Yaş : 38
Rp Partneri : Ashley Tisdale
Mücadelede Tarafı : Nickimin sonuna bak çok merak ettiysen yavrucuğum -_-'
En Belirgin Özelliği : Mezun
Kayıt tarihi : 18/12/07

Masa No:2 - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: Masa No:2   Masa No:2 - Sayfa 3 Icon_minitimeÇarş. Ocak 23, 2008 9:25 pm

Rp out/Uyarı: Ne diye yakalayacaksın çocuğum saçmalama rplerinde kurguya uy ve cisimlenmeye kalkan herkesi yakalamaya çalışma. Bir de rplerine biraz tasvir, biraz düşünce katmaya çalış, bir de şu yazım hatalarını artık düzelt burası msn değil.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Masa No:2
Sayfa başına dön 
3 sayfadaki 3 sayfasıSayfaya git : Önceki  1, 2, 3
 Similar topics
-
» Masa No:1
» Masa No:3

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Hogwarts Cadlık ve Büyücülük Okulu :: Arşiv :: Arşiv :: Domuz Kafası-
Buraya geçin: